BOSNA HERSEK

Haftasonu için Vizesiz Bir Rota – Saraybosna Gezi Rehberi

Avrupa’da vizesiz gidilebilecek ekonomik ve gezmesi kolay bir şehir Saraybosna. Saraybosna tarihindeki yaşanan olaylardan dolayı içinde hüzün barındıran, Balkanlar’ın en hüzünlü şehirlerinden. Şehrin savaş sonrasında ekonomik ve kültürel açıdan kendi toparlamaya ve yenilemeye çalıştığı belli oluyor.

Kah Bursa’da, kah Edirne’de, biraz da Sultanahmet’de gibi hissedeceğiniz, ama sonra bir anda Balkan-Avusturya arası bir moda bağlayan bir şehir burası. Kısa süren Avusturya İmparatorluğu hakimiyeti dışında Osmanlı İmparatorluğu’nun büyük oranda izleri var şehirde.

Saraybosna Genel Bilgiler:

Saraybosna, vizesiz ziyaret edebildiğimiz ülkelerden biri olan Bosna-Hersek’in başkenti. Şehir oldukça küçük, beklentiyi bu yönde belirleyerek gelmekte fayda var.

Boşnakça Sarajevo “Saray” ve “Ova” kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiş bir isim:) Bu bilgiyi ilk öğrendiğimde “Naasıll yani” diye epey bir şaşırmıştım, daha çok da ilk kez farkettiğime şaşırdım. Osmanlı Dönemi’nde şehre verilen bu isim aslında baya baya Türkçe kökenli. Şehir genel anlamda Miljacka nehri çevresinde kurulmuş bir ova olarak gözünüzde canlanabilir.

Bazı yönlerden Türkiye’ye çok benzerliği var. Boşnak kahvesi olarak servis edilen kahvenin birebir Türk kahvesi olması gibi örneğin. Börekçileri, camileri, meydanlardaki lokumcuları gibi gözünüze aşırı aşina gelen görüntüler var.

Kışları gerçekten iklimi oldukça sert, eğer bir kış seyahati yapacaksanız mutlaka hava durumunu takip ederek hazırlıklı gelmekte fayda var.

Dini çeşitliliği ile bilinen bir kent. Oldukça küçük bir yüzölçümü içinde cami, kilise, sinagog gibi dini yapıları bir arada rahatlıkla görebiliyorsunuz.

Para birimi Bosna-Hersek Mark’ı (KM ya da bazen BAM olarak kısaltılıyor). Yeme-içme mekanlarında kredi kartı geçiyor, ancak hediyelik eşya dükkanlarının neredeyse tamamına yakınında sadece nakit alışveriş imkanı var. (Sırf bu sebeptendir ki, yanımda son gün artık nakit KM kalmadığından, kredi kartı da geçmediğinden, şehre ait herhangi birşey alamadan geldiğim yer olarak tarihe geçti Saraybosna:) )

Saraybosna’ya Nasıl Gidilir, Saraybosna Şehiriçi Ulaşım:

Saraybosna’ya Ulaşım:

Saraybosna’ya Pegasus, THY ve Anadolujet gibi havayolu firmalarının uçuşları bulunuyor. Uçuş yaklaşık 2 saat. En uygun biletleri ve tüm havayolu firma seçeneklerini Skyscanner ve Momondo gibi uygulamalar üzerinden kontrol edebilirsiniz.

Havaalanından Şehir Merkezine Ulaşım:

Havaalanından şehir merkezine (Başçarşı) iki farklı ulaşım seçeneği bulunuyor. Bu seçenekleri Google Maps, ya da Rome2Rio gibi uygulamalar üzerinden görebilirsiniz.

En uygun seçenek bizdeki Havaş/Havataş benzeri Airport Shuttle ya da Airport Bus olarak geçen havaalanı otobüsleri. Bunların en kötü yanı ise saat seçeneklerinin epey az olması. Saatleri büyük oranda uçuşlara göre ayarlamışlar. Ben şehir merkezine giderken bu otobüsleri kullandım, ancak havaalanına dönerken kullanamadım örneğin. Saat bilgileri havaalanının resmi sitesinde bulunuyor, buradan ulaşabilirsiniz. Tek yön bilet ücreti 5KM. Direkt olarak şoförden bileti satın alabiliyorsunuz. Eğer saati uydurabilirseniz havaalanına gidiş-dönüş olarak en garanti ve en ekonomik seçenek havaalanı otobüsü.

İkinci seçenek taksi. Taksi uygulaması olmayan şehirlerde taksiye binmekten (ve maalesef kazıklanmaktan) hep çekinmişimdir. Saraybosna’da bir türlü çalıştıramadığım Moj Taxi uygulaması beni benden aldı. Uğraştım, ancak çalışmadı. Otelden havaalanına dönüşte, otelin resepsiyonundan taksi çağırmak durumunda kaldım, normalde havaalanı-merkez arası 23-24 KM civarında tutuyor. Ben 30 KM verdim, gelen taksi elbette havaalanına vardığımızda para üstünü vermedi. Ben de uğraşamadım, yılgınlığım üst seviyedeydi. Kendimi havaalanına attım. Standart taksi sorunsalı olan bir şehir, güvenmeyin, önden fiyatı konuşun, pazarlık yapın, fazla almak istediklerinde çirkinleşin:D

Bu ikisi dışında da maalesef farklı bir ulaşım alternatifi olmayan bir havaalanından bahsediyoruz. Evet isterdik ki olsun, ama yok.

Şehiriçi Ulaşım:

Şehiriçinde ziyaret ettiğim lokasyonlarların hepsine yürüyerek ulaştım. Buna Trebevic’e çıkan teleferik durağı da dahil. Kullandığım tek araç Trebevic teleferiği oldu. Teleferikle ilgili detayları gezi rotası bölümünde detaylı olarak anlattım.

Saraybosna’da Nerede Kalınır, Saraybosna Konaklama:

Hotel President

Bu seyahatte konaklama konusunda Hotel President’ı seçtiğim için gerçekten çok doğru bir tercihte bulunduğumu düşünerek, kendi adıma mutluluk içindeyim:) Saraybosna’ya bir kış günü solo seyahat yaptıysanız otelin bu denli iyi çıkması gerçekten büyük şans. Otelde en çok vakit geçirdiğim ve mini barını gerçekten sömürdüğüm seyahat olarak tarihe geçti bile.

En önemli avantajlardan birisi otelin lokasyonu. Sultan Camii’nin hemen karşısında, Latin Köprüsü’ne ise 100 metre mesafede olan Hotel President şehrin ortasından geçen nehir Miljacka kıyısında bulunuyor. Otelin hemen yanındaki sokaktan 3 dk’da Başçarşı Sebil Meydanı’na ulaşıyorsunuz, yani otel şehrin direk olarak merkezinde.

Havaalanından gelen otobüslerin son durağında olduğundan ulaşım konusunda da çok iyi bir noktada. Şöyle ki havaalanından otobüse bindikten sonra, son durakta indiğimde otel tam karşımda duruyordu. Sadece caddeden karşıya geçerek otele ulaştım.

Otel hemen nehir kıyısında olduğu için, pencerenin kıyısında oturup hemen karşısında şehir manzarasını izlemek her şeyden önce çok güzel.

Kahvaltı dahil ve ücretsiz iptal seçeneği bulunuyor.

Olumsuz olarak yorum yapabileceğim tek şey sabahları biraz ses fazla oluyor, ses yalıtımı sanırım biraz zayıf. Bu da kahvaltıya uyandırma gibi oluyor:) Çok sorun olmadı açıkcası. Ancak sesden çok rahatsız olan kişiler için akılda tutulmasında fayda olabilir.

Yurtdışı olduğu için rezervasyou booking.com’u üzerinden yaptım. Genius sadakat programı kapsamında, seviyenize göre indirimler kazanabiliyorsunuz, takip etmek faydalı olabilir.

https://www.booking.com/hotel/ba/president-sarajevo.html

Saraybosna Gezilecek Yerler:

Saraybosna Ulusal Opera ve Tiyatrosu

Şehirdeki gezinizde bir rota çıkarmak hiç bu kadar kolay olmayacak, çünkü baya mini mini bir şehirden bahsediyoruz. Nehrin karşı tarafını hariç tutarsak kalan tüm mekanları 3-4 saatte gezmek mümkün. Ben not ettiğim yerleri gezmeye başlayıp da bitirdiğimde sadece 3 saat geçmiş olduğunu fark ettiğimde inanın çok şaşırdım. Bu açıdan eğer şehre bir günden fazla ayırdıysanız, müzeleri ziyaret etme, biraz daha şehrin dışına çıkma, belki imkanınız varsa yakın şehirlere günübirlik turlar düzenleme gibi aktivitelere girişebilirsiniz.

Bosna-Hersek maalesef 90lı yıllarda Avrupa’nın ortasındaki savaşta en fazla etkilenen ülkelerden biri, geçmişindeki bu hüzün ve acı şehrin müzelerine de yansımış durumda. Savaş ve şavaş sonrasında yaşananlar üzerine kurgulanmış çok fazla temada müze bulunuyor. Ama tahmin edersiniz ki bu müzeleri ziyaret etmek çok da kolay değil. Eğer benim gibi çok etkilenen bir yapınız varsa, müze arayışınızda çok fazla seçenek de kalmayabilir. Sadece not ettiğim Saraybosna Şehir Meclisi ve Ulusal Müze ziyaret etmeye daha yakın olduğum yerlerdi, ancak bir şekilde buraları da dışarıdan görmenin haricinde ziyaret etme fırsatı/zamanını da yakalayamadım.

Saraybosna’da bir ya da iki güne sığdırabileceğiniz, birbirine oldukça yakın gezilebilecek yerlere ait rotayı ve lokasyon bilgilerinin detayını aşağıda bulabilirsiniz.

Saraybosna’da 1.Gün: Başçarşı ve Çevresi

Rotanın buradan itibaren bahsedeceğim ilk günlük kısmının tamamı Miljacka nehrinin kuzeyinde yer alan bölgedeler. Gezmesi 2-3 saat kadar sürede bitiyor. Yarım günlük bir aktivite gibi düşünebilirsiniz. Yeme-içmeyi de düşünerek bir tam günde rahatlıkla gezilebilecek bir rota. İkinci gün rotası olarak daha sonra bahsedeceğim Miljacka nehrinin güneyinde yer alan kısım da tek gün içine sığdırılabilir, ancak Trebevic’e teleferikle gidip gelmeyi ve orada biraz vakit geçirmeyi de işin içine katacaksak ikinci güne bırakmak da mantıklı oluyor. Ben rotanın Miljacka nehri güneyinde kalan kısmını ikinci gün gezerek devam ettim. Gelelim ilk gün rotasında görülebilecek yerlere.

Saraybosna Şehir Meclisi

Konakladığım otel Latin Köprüsü’ne çok yakın olduğu için Latin Köprüsü ile başladığım rotaya Saraybosna Şehir Meclisi ve Şeher Çehaye Köprüsü (Sarayevo Yazısı) ile devam ettim. Bu lokasyonun Saraybosna’nın kimliğini yansıtan en güzel noktalardan biri olduğunu söyleyebilirim. Hem gündüz hem de gece halini ayrı ayrı fotoğrafladım, gece Saraybosna şehir yazısı ışıklandırıldığı için oldukça güzel bir görüntü ortaya çıkıyor. Şeher Çehaye Köprüsü karşısındaki parkta bol bol fotoğraf çeken kişileri görmeniz olası:) Hazır karşıya geçmişken sürekli isminden bahsedilen Inat Kuca evini de görebilirsiniz.

Saraybosna ile ilgili genel bilgiler verirken, şehrin çok kısa bir dönem Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun egemenliğinde kaldığından bahsetmiştim. Şehir Meclisi işte bu döneme ait en güzel ve çarpıcı yapılardan biri, şehrin ise simgelerinden biri olarak kabul ediliyor. Zaten binayı gördüğünüzde bir Avusturya havası hissediliyor. Binanın biraz hüzünlü bir tarafı da var, 1992 Saraybosna kuşatması sırasında bina hasar görüyor. 1996 yılında aslına uygun şekilde yeniden yapılandırma süreci başlıyor ve 2014 yılında tamamlanarak tekrar açılıyor.

İçini gezme fırsatı yakalayamasam da, iç kısmında sergiler ve ulusal kütüphane gibi ziyaret edilebilecek kısımlar olduğunu okumuştum. Fırsatınız olursa değerlendirilebilir.

Başçarşı

Şehir Meclisi’nden sonra şehrin kalbi olan, Saraybosna’nın Osmanlı kültürünü en çok yansıtan ve bu kültürün hala yaşamaya devam ettiği Başçarşı’ya doğru devam ettim. Adından da anlaşılacağı gibi şehrin ana meydanı burası. Bu meydan camileri, çeşmeleri, uçuşan güvercinleri, lokum ve şekerleme dükkanları ile minik bir Anadolu kenti havasını yansıtıyor denebilir. Gidip gördüğünüz semtlere göre biraz Fatih, biraz Eminönü, biraz Bursa, hatta biraz Kayseri havasını yakalayabilirsiniz burada:)

Meydanda ünlü Başçarşı Sebil Çeşmesi bulunuyor. Yine bizim mimari olarak tarzına çok aşina olduğumuz bu çeşme Saraybosna’nın simgesel yapılarından biri. Osmanlı tarzındaki ahşap stilindeki çeşme 1753 yılında Mehmed Paşa tarafından yaptırılmış. Efsaneye göre Sebil çeşmesinden su içen birisi, tekrar Saraybosna’ya dönermiş:) Bu çeşmenin replikaları Belgrad, St Louis, Bursa ve Rozaje’de bulunuyor diye de okudum. (Şehir Bursa’ya çok benziyor demiştim değil mi?)

Yine aynı meydanda 1528’de inşa edilen Osmanlı Dönemi eserlerinden tarihi Başçarşı Camii bulunuyor.

Saraci Sokağı

Meydandan Saraci ve Ferhadija Sokaklarına ilerlediğinizde ise, Osmanlı ile Avusturya hanedanlarının ayrı ayrı atmosferlerinin birbirine karıştığı bir ortama ayak basıyorsunuz. Meydandan ilk olarak Saraci sokağına bağlanılıyor. Burası araç trafiğine kapalı, arnavut kaldırımlı, sağlı sollu hediyelik eşya dükkanlarının, lokumcuların ve cafe’lerin sıralandığı bir sokak.

Saraci üzerinde ilk olarak yan yana yapılar olan Gazi Hüsrev Bey Camii ve Saat Kulesi çıkıyor karşımıza. Gazi Hüsrev Bey Camii, avlusu ve avlusundaki şadırvanıyla bizim memleketteki camilerle oldukça benzer. Yine benzetme yapacağım ama, camileri ile ünlü şehir Edirne’yi hatırlatmıştı bana bu sokaklar.

Ferhadija Sokağı

Saat kulesini geçtikten sonra Marshal Tito sokağına kadar, Ferhadija Sokağı uzanıyor. Ferhadija Camii, Taşlı Han Kalıntıları, Kutsal İsa Kalbi Katedrali, Saborna Crkva (Meclis Kilisesi) ve Sonsuz Alev (Eternal Flame) bu sokak üzerinde ve yakınında olan yapılar arasında.

Kutsal İsa Kalbi Katedrali Saraybosna’daki etkileyici yapılardan bir tanesi. Mimari olarak oldukça estetik ve göz dolduran bir tarafı var.

Katedralin hemen önünde ise Saraybosna’nın farklı yerlerinde görülebilen, Saraybosna Gülü (Sarajevo Rose) bulunuyor. Saraybosna’da 200 farklı yerde olduğunu okuduğum bu hatırlatıcı niteliğindeki işaretler, Saraybosna kuşatması sırasında yere düşen patlamalar sırasında oluşmuşlar. Savaşın acı bir hatırası olarak Saraybosna sokaklarında bir anıt mahiyetinde saklanmaya devam ediliyorlar.

Ferhadija Sokağı’nın bitiminde yer alan Sonsuz Ateş (Eternal Flame) ise II.Dünya Savaşı’nda hayatını kaybedenlere adanmış bir anıt.

Ferhadija’yı baştan sona yürüdükten sonra ilk sola sapıldığında ise Saraybosna Ulusal Tiyatro ve Opera Binası bizi karşılıyor. Kısa Avusturya döneminden kalan güzel eserlerden birisi de bu opera binası.

Saraybosna’da 2. Gün: Miljacka Nehri’nin Karşı Kıyısı

Rotaya kaldığınız yerden devam etmek isterseniz, Ulusal Opera binasından sonra nehrin karşısına geçerek diğer ziyaret edilmesi gereken yerleri görebilirsiniz. Nehrin karşısındaki önemli yapılar yine sırasıyla, Aşkenazi Sinagogu, Sultan Köprüsü ve Sultan Camii, Saint Anthony Katolik Kilisesi ve Franciscan Manastırı, Inat Kuca Evi, Saraybosna Bira Fabrikası olarak sıralanabilir.

Bira Fabrikası’na çok yakın bir yerden hareket eden 1984 Kış Olimpiyatları Pisti – Trebevic Teleferiği için ise ayrı bir parantez açmak gerekiyor.

Latin Köprüsü ve Hikayesi

İçinden nehir geçen şehirlerin ortak özelliği olduğu üzere, Miljacka nehri üzerinde de sıra sıra birçok köprü bulunuyor. Ancak bunlardan biri var ki tarihte önemli bir yere sahip. Kaldığım otelin penceresinden dışarıyı izlediğimde ilk gördüğüm yapı olan Latin Köprüsü’nün tarihi 1500’lü yıllara dayanıyor ve şehirdeki en eski köprülerden biri olduğu düşünülüyor.

Köprünün tarihte talihsiz bir şöhreti var. Dönemin Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtı olan Franz Ferdinand ile eşi Sophie, birlikte geldikleri Saraybosna ziyareti sırasında, bu köprü üzerinde maalesef suikaste uğrayarak hayatlarını kaybediyorlar. Ancak bu olay daha sonrasında daha da büyük sonuçlar doğurarak, I.Dünya Savaşı’nın katalizörlerinden biri haline geliyor.

Günümüzde köprünün kuzey ucunda Saraybosna’daki Avusturya-Macaristan dönemine ait tarihi olaylara adanmış küçük bir müze de bulunuyor. Ziyaret etmediğim için detay bilemesem de, meraklıları için bilmekte fayda olabilir.

Sultan Camii ve Sultan Köprüsü

Kaldığım otel direk olarak Sultan Camii’nin karşısında olduğu için, her pencereden dışarı baktığımda bol bol seyretme fırsatım oldu:)

Sultan Camii’nin, Bosna’nın Osmanlı himayesine geçmesi sonrasında yapılan ilk cami olması nedeniyle Saraybosna tarihinde önemli bir yeri var. 1457 yılında inşa edilen camii Saraybosna’nın en eski camiisi. Nehrin kıyısında olması sebebiyle hemen önünden uzanan Sultan Köprüsü ile birlikte çok güzel göründüğünü söyleyebilirim, özellikle gece aydınlatması ile daha da güzel bir hale geliyor.

Camii’nin hemen ilerisinde aynı sokakta (Konak sokak) yer alan Saint Anthony Katolik Kilisesi de Saraybosna’da görülmeye değer yapılardan biri.

Saraybosna Bira Fabrikası

Saraybosna Bira Fabrikası 1864 yılında kurulan ve hala faal olarak çalışan bir fabrika. Aynı zamanda tarihsel bir öneme de sahip, şehirdeki ilk yerel endüstri binası olarak kabul ediliyor. Biranın yanısıra diğer içeceklerin de üretildiği fabrikada, Sarajevsko Lager, Sarajevsko Premium gibi lokal bira markaları ve Lejla Water gibi su markaları bulunuyor.

Bira Fabrikası’nın ziyaret edilen bir de müze kısmı var, ancak ben müzeyi ziyaret etmedim, sadece restoran olarak hizmet veren kısmında vakit geçirmeyi tercih ettim. Müzede fabrikaya ait Osmanlı, Avusturya-Macaristan, Yugoslavya dönemlerine ait tarihsel gelişim ve fabrikanın savaş sırasındaki konumu anlatılıyor.

Kaynaklardan okuduğum kadarıyla savaş sırasında suya erişemeyen halk, lokal üretim yapan bu fabrikadan su temin etmek için geldiklerinde maalesef buraya insanların toplandıkları gözlemlendiği için fabrika da savaşın hedefi haline gelmiş. Bu açıdan Bosna tarihinde önemli bir yere sahip.

Trebevic Teleferiği

Saraybosna seyahatimde yaşadığım en farklı deneyim kesinlikle teleferik ile Trebevic’e inip çıkmak oldu. 1984 Kış Olimpiyatları’nın yapıldığı Trebevic teleferikle ziyaret edilen lokasyonlar arasında. Teleferik istasyonunun girişine Frejvacka ve Mehmeda Mujezinovica sokaklarının kesişimindeki merdivenlerden çıkarak ulaşılıyor. (Ben durağı bulmakta biraz zorlandım, en son merdivenlerin başındaki ilanı görünce şansımı deneyeyim derken buldum. Çok açıklayıcı bir yönlendirme yok. Aynı köşede Ratni Savaş Müzesi de var, bu lokasyondan da bulabilirsiniz.)

Ocak ayında Saraybosna’da bulunduğum için sis ve yağmurun arasına, hiçbir şey göremeyerek yükselirken ve adeta hiçliğe doğru gidiyormuş gibi hissederken korkmadım desem yalan olur:) Ancak Trebevic’e ulaştıktan sonr gördüğüm manzara, orman havası ve kar manzarası “Buraya geldiğime değdi” dedirtti. Teleferik istasyonunda tatlış bir cafe bulunuyor, fiyatlar gayet makul.

İstasyondan çıktıktan sonra bir süre karlı yollardan yürümeye devam ettim, ancak ünlü olimpiyat pistine ulaşmam için biraz denge, daha çok da cesaret lazımdı. Ama bana bu kadarı bile yetti, doğası müthiş bir yer olduğu çok belli. Yaz ve bahar aylarında yürüyüş rotalarının şahane olduğuna eminim. Teleferik istasyonunda açık alana çıktığınız noktada yürüyüş rotalarına dair bir harita bulunuyor.

Gittiğim Ocak ayında şehir merkezinde yağış ve kar yokken, 1164 rakımlı Trebevic’de yeri kar ve buz kaplamıştı. Yaz aylarında dahi şehir merkezine kıyasla soğuk bir yer olduğunu da işittim. Bu sebeple gelirken hazırlıklı olmakta fayda var.

Teleferikle dönüş saatinizi son teleferik saatini mutlaka kontrol ederek planlamanızda fayda var. Kış aylarında teleferik 09:00-17:00 arasında çalışıyor.

Trebevic teleferik bileti gidiş-dönüş: 20 KM (Bu fiyat turistlere uygulanan fiyat maalesef.. Lokaller için ise bu fiyat 4 KM. Yani eğer lokal bir arkadaşınız varsa size gidiş-dönüş 4KM’ye bilet alabilir, böyle de bir çifte standart var.. Benzerini bizde de bazı müzelerde gördüğüm bu uygulamadan hiç hazzetmediğimi de burada eklersem içimi biraz dökmüş olacağım.)

Saraybosna’da Ne Yenir, Ne İçilir?

Bu sorunun cevabı çoğunluk tarafından Cevapcici, Boşnak Böreği, Boşnak Kahvesi ve Kuru Et olarak verilecektir. Bunların dışında da pek çok seçenek var elbette. 

Yalnız küçük bir ayrıntı var, Saraybosna’da kapalı alanlarda sigara içilmesi serbest. Hele de kış ayında seyahat ettiyseniz, mekanlarda yeme-içme konusunda çok rahat edemeyebilirsiniz. Mekanların iç alanları epey mini mini, yani büyük mekan olur da rahatsız olmam dersiniz, o da yok:) Ben bir yerden sonra hızlıca böreğimi yiyip kalkayım, mekan araştırmaya gerek yok moduna girdim mesela.

Eğer benim gibi geniş ve ferah mekanlarda yiyip içmeyi, oturup vakit geçirmeyi seviyorsanız, ben çok fazla seçenek bulamadığımı söylesem umarım üzmüş olmam. Yaz aylarında bu durum belki değişiyordur. Biraz zorlansam da tabii ki yedim içtim:D

Yeme içme olayı elbette oldukça kişisel de bir olay, bu açıdan herkesin tercihleri ve beklentileri oldukça farklı olabilir. Saraybosna’da yemekler çoğunlukla et ağırlıklı. Eğer et tüketmeyen biriyseniz, zorlanmanız kuvvetle muhtemel. Et tüketen biriyseniz, cevapcici ve kuru ete doymanız olası:)

Bu noktadan sonra vereceğim önerilerde et tüketmeyen biri olarak hangi seçenekler olduğundan bahsetmeye çalışacağım. Cevapcici mekanı öneremeyeceğim için üzgünüm:)

Boşnak Böreği Sevenler için Yegane Mekan: Buregdžinica Bosna

Boşnak böreğinde tek geçeceğim yer Bravadžiluk sokağındaki “Buregdžinica Bosna” börekçisi oldu. Patatesli börekleri kalp ben. Yoksa aç kalıyordum : D : D Her an gidip doymaya hazır, mekan araştırmaya üşendiğiniz her an size börekleri ile ekonomik bir seçenek sunan, bütçe ve mide dostu bir yer bu sevgili mekanımız.

Mekan baya mini mini, alt katta 3-4 masa, sigara içilmeyen üst katta 3-4 masa gibi düşünebilirsiniz. Normalde sıcak havalarda dışarıda yeme imkanı da bulunuyor sanırım.

Bir porsiyon patatesli börek: 3 KM

Vegan ve Vejeteryan Dostu Ferah bir Mekan: Klopa

Saraybosna’da eni konu oturacak, geniş ve ferah mekan bulmak biraz zor. Ya da bana denk gelmedi, bilemiyorum. Bu açıdan oldukça rahat ettiğim bir mekan Klopa. Vegan/vejeteryan menü seçenekleri, içeride sigara içilmemesi ve yediğim herşeyin inanılmaz lezzetli olması ile Klopa en beğendiğim restoran oldu Saraybosna’da. Kutsal İsa Kalbi Katedrali’nin hemen yanında olan lokasyonu da oldukça merkezi. Menüde sadece vegan/vejeteryan seçenekler yok, diğer alternatifler de bulunuyor.

Fiyatlar Saraybosna normallerinin üzerinde. En azından bir öğle ya da akşam yemeği için tercih etmeye değer.

Klopa Toplam Öğle Yemeği: 27 KM

Örnek fiyatlar:

  • Çorba: 5 KM
  • Sebzeli noodle: 14 KM
  • Boşnak kahvesi: 2,5 KM
  • Su: 2,5 KM

Lokal Bira Meraklılarına Hitap Edecek Bir Mekan: Sarajevo Bira Fabrikası

Saraybosna’nın tarihi ile de önemli bir yere sahip mekanlarından birisi Sarajevo Bira Fabrikası. Nehrin karşısında yer alan fabrikada lokal turlar da düzenleniyor, ancak ben içini gezmedim. Lokal bira tatmak istiyorsanız Sarajevo Bira Fabrikası’nın bünyesinde bir restoran da var. Burada bira veya diğer içecekleri deneyebilirsiniz. Mekanın içi gerçekten şık ve güzel bir şekilde tasarlanmış, uzun uzun oturmak için uğranabilecek mekanlardan.

Ancak söylemeden geçemeyeceğim. Sanırım müşteriye doymuş bir mekan kendileri, böyle müşteri memnuniyeti gibi bir dertleri yok sanki. Uzun süre siparişi verebilmek için bekledikten sonra, menüdeki birçok ürünün de olmadığını öğrenebiliyorsunuz mesela:) Ama ortamı için kesinlikle gitmeye değen bir yer.

Lokal Bira: 4 KM

Kahve Sevenlere Mekanlar Var mı?

Kahve konusunda çok vaatkar mekanlar bulamadığımı en baştan söyleyip, en azından bulabildiğim kadarını aktarmaya çalışacağımı ileterek söze başlayayım:)

Kahve bağımlıları sabah kahvesinin değerini, gün içinde gezerken bir yudum kahve içip tekrar enerji toplamanın önemini, kahvenin yarattığı mutluluk hissini iyi bilir. Saraybosna’da kahvaltıyı otelde yaptığım için kahvaltı için dışarı çıkmadım, kahveci mekanı arama girişimlerim ise ancak gün içinde oldu. Tırım tırım kahve aramalarım sonucunda ancak son gün kendisine denk gelebildiğim Coffee O’clock içeride sigara içilmemesi, taze filtre kahvesi ile beni baya mutlu etti.

Filtre Kahve ve pasta: 7,5 KM

Son olarak teleferikle Trebevic’e çıkarsanız aç susuz kalacağım diye korkmanıza gerek yok, gayet güzel bir kahveci var istasyonda. Kahve-tatlı-atıştırmalıkları ile güzel bir mola verebilirsiniz. İki katlı mekanın üst katında ciddi bir sigara içen kitlesi olsa da, alt katı sigara içilmeyen alan olarak ayrılmış durumda. Bu sebeple orman manzarası ile kahve içmek isterseniz güzel bir ambiyansı var.

Americano: 3 KM

Sonsöz

Seyahatim hakkındaki şahsi fikrimi sona sakladım ki, şehir hakkında bir yargı yaratmaktan kaçınayım. Eğer daha önce birçok farklı Avrupa ya da Balkan şehri görmüşseniz, Saraybosna’nın bir Avrupa şehrinden ziyade Türkiye’deki şehirlerden birine daha çok benzediğini fark edebilirsiniz. Bu anlamda da Avrupa’da bir şehir gezme, yeni yerler keşfetme gibi istekleriniz biraz havada kalabilir. Bu anlamda beklentinizi daha makul bir seviyede belirleyerek gelmek, Saraybosna seyahatinizden daha fazla keyif almanızı sağlayacaktır.

Bu noktada bir tık daha açık konuşarak, kendimden örnek vermem gerekirse iki günden fazla sürecek bir Saraybosna seyahati sıkıcı bir hale gelebilir. Bunun kış ayında gitmiş olmamın, ve aktivitelerin kısıtlı olmasının da etkisi var muhakkak. Eğer daha uzun bir seyahat düşünüyorsanız, diğer Balkan şehirleriyle birleştirilebilir, ya da farklı etkinlikler planlanabilir.

Gittiğim şehirlerde her zaman güzellikler bulmayı, keyif almayı, farklı bir gözle bakmayı seviyorum. Saraybosna’da en etkilendiğim yapıların başında Şehir Meclisi ve Kutsal İsa Kalbi Katedrali var. Trebevic’e yaptığım teleferik yolculuğu ve orman havası ise kesinlikle hatırda kalır cinsten.

Keyifli seyahatler!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s