Ahh Sam’cik, sen ne güzel ne pofuduk bir hobbitsin. Kitapta ne ise filmde o.. Karaktere en iyi uyum sağlayan rollerden bir tanesi Samwise. Asla Frodo’yu yalnız bırakmayan, sağlam karakterli, sadık ve gerektiğinde ortamdaki en yiğit  kişi olabilen bir hobbitcik Samwise.

Asla yalnız bırakmayan diyorum: Filmdeki en nefretlik sahne olan Frodo’nun Sam’e “Go home” deyip, tünellerde Shelob’a av olduğu yer var ya, heh işte o öyle değil. Filmden çıkarmak istediğin bir sahne var mı deseler hiç düşünmeden o sahne derim. Gençler Sam Frodo’yu bırakır mı Allah aşkına, hem Frodo Sam’e Mordor’un ortasında niye “Go home” desin. Elbette birlikte giriyorlar tünele, hem de sürekli birbirine destek olarak.

“I can’t carry it for you, but i can carry you” repliği Sam’i tek cümlede anlatır, gerisine lüzum yok

Prens Imrahil’in filmde olmaması ikinci bir Tom Bombadil vakasıdır kanımca😃 Yani kitapta öyle bir paragraf vardır ki, Pelennor Çayırları Savaşı’ndan sonra Minas Tirith Cümlekapısı’na yara almadan ulaşan üç yiğit savaşçı vardır: Aragorn, Eomer ve Imrahil. Böyle önemli bir şahsiyettir kendisi, neden filmde yoktur bilemiyoruz.

Prens Imrahil Numenor soyundan gelen ve kitapta oldukça zarif bir kumandan olarak anlatılan bir karakterdir. Gondor’un güneybatısındaki Dol Amroth hükümdarıdır. Gondor Kuşatması, Faramir’in kurtarılması, Pelennor Çayırları Savaşı, Kara Kapı önündeki savaşta önemli rolü vardır.

Ve hatta Eowyn’in hayatta olduğunu farkedip Şifa Evleri’ne gönderilmesini emreden de odur. Güzel bir şahsiyettir, okunulması öğrenilmesi gereklidir 🙂

Filmde hiç anlatılmayan iki önemli karakterimiz daha var: Elrahir ve Elladan kardeşler. Kendileri Elrond’un oğulları olurlar. Evet kitabı tekrar okuyana kadar bu detayı tamamen unuttuğumu farkettim. Elrond’un tek çocuğu filmde gösterilenin aksine sadece Arwen değil.

Elrahir ve Elladan kardeşlerden ilk olarak Yüzük Kardeşliği’nde bahsediliyor. Kralın Dönüşü’nde ise Aragorn’un Ölülerin Yolu’na girmesi için yardım edenler arasındalar. Elrond, oğulları aracılığıyla Aragorn’a bu yolu kullanması haberini iletiyor. (Filmdeki gibi kendisi gelmiyor.)

Pelennor Çayırları Savaşı’nda da Aragorn’un yanıbaşındalar. Yani bizim için bir Legolas olamasalar da, filmde az biraz görsek sevebileceğimiz karakterler olabilirlermiş sanki.

Denethor hakkında yorum yapılmayan bir “Kralın Dönüşü” düşünemiyorum. Oturup hep birlikte Denethor’un LOTR serisindeki en gıcık, en sevilmeyen, en kibirli karakterlerden biri olduğunu anlatıp içimizi dökebiliriz. Hatta bazen Saruman mı uyuzlukta daha önde yoksa Denethor mu diye düşünmüşümdür.

Kitabı okuyunca anladım ki her ikisi de Palantir’i kullanma hatasında bulunmuş. Saruman’ın filmde palantir ile birçok sahnesi var, ancak Denethor’u asıl deliliğe sürükleyen sebebin Palantir’e bakması olduğundan filmde bahsedilmiyor. Denethor en azından “Göz”ün denetimine girmeyecek kadar güçlü bir hükümdar, ancak taşta gördükleri onu umutsuzluk ve deliliğe sürüklemeye yetiyor. Ama Faramir’in de ne günahı var di mi, niye örseliyorsun koskoca komutanı.

Ne oldum değil, ne olacağım diyeceksin sözünün bir kanıtı olarak bugünkü karakterimiz Saruman. Şimdi bu arkadaş arifler meclisinin en büyüğü, en ulusu. Ortanch kulesinde yaşarken kurcaladığı Palantir ise başına epey bir iş açıyor. Gandalf son dakikaya kadar Saruman’a bir şans verse de, maalesef kendi sonunu kendisi hazırlıyor.

Filmin sinema versiyonunda Miğfer Dibi Savaşı sonrası Gandalf ve arkadaşları Isengard’a geldiklerinde, Saruman’ı Ağaçsakal’a emanet edip giderler, kitapta da böyledir. Extended versiyonda ise Saruman kuleden konuşur ve sonunda Grima Saruman’ı arkadan bıçaklar, Grima’yı ise Legolas bir okla vurur. Saruman kitapta benzer şekilde ölüyor doğru, ancak herşey bittikten sonra hiç beklemeyecek bir yerde: Shire’da.. Saruman deyince yakım, yıkım, toz, duman ve ateş geliyor aklıma, tam bir doğa düşmanı.