
Yine düştük ailece yollara.. Bu kez biraz daha küçük, çok bilinmeyen ama aslında cennetten bir köşe gibi duran, çok akıllara gelmese de kendine has güzelliği ile insanın aklında ince bir mutluluk bırakan sevimli bir ülkeye, Slovenya‘ya gittik.
Öyle bir ülke ki yüzölçümünün yarısından fazlası ormanlarla kaplı, doğaya saygı tavan yapmış durumda ve insanları da bir o kadar sıcakkanlı.. Slovenya’nın başkenti olan Ljubljana şehri, 2016’da Green Capital of Europe ödülünü alarak rüştünü ispatlamış durumda 🙂
Eşim iş dolayısıyla bir dönem sık sık Slovenya’ya gidiyor, döndüğünde de anlata anlata bitiremiyordu 🙂 Ancak başkent olan Ljubljana’nın dışına, Bled’e gitmek haricinde pek çıkmamıştı. Biz öncesinde Ljubljana’yı eşimle ikimiz ziyaret ettik. Bu kez ise çantalarımızı Slovenya’yı daha detaylı olarak ailece gezmek üzere toplamıştık.
Başkent Ljubljana sadece haftasonu için bile güzel vakit geçirmek amacıyla ziyaret edilebilecek bir şehir. Gezi notlarımı linkte bulabilirsiniz. Ancak Slovenya’nın hakkını vermek için mutlaka daha uzun bir vakit ayırıp başkent dışındaki doğa turizmini de görmeden gelmemek gerekli.
GENEL BİLGİLER
- Slovenya deyince insanlar genelde Balkanlar’ın ortasında bir ülke gibi düşünse de aslında Akdeniz’e oldukça yakın bir noktada, İtalya, Hırvatistan, Avusturya ve Macaristan arasında yer alan şirin bir ülke..
- Ülkeye Schengen vizesi ile giriş yapılabiliyor.
- Para birimi ise Euro.
- Ülkenin başkenti, okunuşu bilgi yarışmalarına girebilecek şekilde zor olan Ljubljana 🙂 Lokallerin bile durumla ilgili esprilerine konu olan başkent ise oldukça hareketli ve aynı zamanda da huzurlu bir şehir. Şehrin simgesi olan “Ejderha” figürünü şehrin çeşitli noktalarında ve hatta yerel festivallerinde görebilirsiniz.
- Daha önce de bahsettiğimiz gibi ülke oldukça yeşil! Yüzölçümünün yüzde 70’i ormanlarla kaplı olan bu ülkede gezerken yeşile doymanız garanti!
- Yugoslavya’dan ayrılan Balkan ülkeleri arasında en gelişmişi Slovenya. Bu anlamda diğer Balkan ülkelerini ziyaret ettiyseniz bu farkı mutlaka fark edeceksiniz.
- Slovenya halkı genel olarak sıcakkanlı ve muhabbeti seven bir halk. Kendinizi turist gibi hissetmeyeceğiniz, hatta doğa yürüyüşlerinde bol bol selam alıp verebileceğiniz bir coğrafyadan bahsediyoruz.
- Slovence oldukça zor bir dil. Birkaç kelime kapabilirsiniz ama gerçekten zor 🙂 Bu sebeple de kendi dilleri zor olduğundan, Slovenler oldukça iyi İngilizce konuşuyorlar. Bu anlamda sıkıntı yaşamayacağınız bir ülke.
- Birkaç ipucu: Trg Meydan, Grad Kale, Jama Mağara, Jezero ise göl anlamında geliyor 🙂
ULAŞIM
SLOVENYA’YA ULAŞIM
Türkiye’den Slovenya’ya havayolu ile ulaşım başkent Ljubljana üzerinden sağlanıyor. Şu an için Türkiye’den ulaşım sağlayan tek havayolu şirketi ise Türk Hava Yolları. İstanbul’dan uçuş yaklaşık 2 saat 20 dakika sürüyor.
SLOVENYA İÇİNDE ULAŞIM
Gezi rotanızı oluştururken Ljubljana veya yakın çevredeki bir noktayı merkez alırsanız ülke içindeki herhangi bir noktaya araç ile 1,5-2 saat arasında ulaşım sağlama imkanınız bulunuyor. Belki de bu Slovenya’ya gelmek için en iyi sebeplerden birisi olabilir 🙂 Tek bir noktada konaklayarak günübirlik geziler düzenleyebilirsiniz.
Biz de bu gezimizde farklı ulaşım alternatiflerini değerlendirmedik, çünkü en kolay yöntem araç kiralamak. İlk kez yurtdışında araç kiraladığımız düşünülürse Slovenya’nın bu konuda oldukça elverişli olduğunu söyleyebiliriz. Yollar oldukça ama gerçekten oldukça düzgün. Bu sebeple hiçbir problem yaşamadan zaten kısa olan mesafeleri vakit kaybetmeden kat edebilirsiniz.
KONAKLAMA

Gezi rotanıza bağlı olarak konaklama seçenekleriniz farklılık gösterecek olsa da, bizim tercihimiz Ljubljana’da ya da yakın mesafedeki farklı bir noktada kalarak, diğer şehirlere günübirlik geziler düzenlemek şeklinde oldu. Dönüş çok zorlayıcı olmadığından tekrar tekrar derlenip toparlanma zahmetine girmemiş olduk.
Konaklama açısından Ljubljana’daki oteller, hosteller veya Airbnb aracılığıyla ev tutmak tercihleriniz arasında olabilir.
Biz daha önce Ljubljana’da kaldığımızdan, bu gezimizde daha fantastik bir şey deneyerek Ljubljana’ya yaklaşık 20-30 dk uzaklıktaki bir yayla köyü diyebileceğimiz Rakitna‘da konakladık. Arirbnb üzerinden evi gördüğümüzde, Ljubljana’ya biraz uzak ama nasılsa aracımızla seyahat ediyoruz, sorun olmaz diye düşündük. Bence bu düşüncede çok da yanılmadık, ekstradan tırmanacağınız 20 dklık bir yol da olsa, akşam doğanın ortasında ve şömine başında adeta evinizde hissetmenin keyfi çok ayrıydı.
Rakitna’da kaldığımız harika “chalet” ise aşağıdaki şekilde:
https://www.airbnb.com.tr/rooms/6097467
SLOVENYA GEZİ ROTAMIZ
Slovenya’da gidilecek yerleri kabataslak aklımda çıkarmıştım. Ama genel olarak hangi gün nereye gideceğimiz, biraz da o günkü hava durumuna bağlı oldu. Gezimizi Nisan sonunda gerçekleştirdik. Toplamda 4 günlük bir gezi planı oluşturduk.
Gezinin ilk iki günü oldukça yağışlı göründüğünden planımızı da bu yönde yapmıştık, tüm bu noktalara Rakitna üzerinden günübirlik geziler şeklinde ulaştık:
- Postojna Mağarası ve Predjama Kalesi
- Adriyatik kıyısında deniz kıyısı bir şehir olan Piran
- Göller yöresi diyebileceğimiz Bled Gölü, Bohinj Gölü ve Savica Şelalaleri
- Başkent Ljubljana
Postojna Mağarası ve Predjama Kalesi

Yağış altındayken gidebileceğimiz en güzel yere yani Slovenya’nın en büyük mağarası olan Postojnska Jama(Postojna Mağarası)’ya gittik. Buradan sonra ise 10 km’lik mesafede bulunan Predjamski Grad (Predjama Kalesi)’ı ziyaret ettik. Postojna girişindeki info office’den anladık ki, ikisi için birlikte satılan bilet opsiyonları bulunuyor. Biz de her ikisini de ziyaret edeceğimizden herşey dahil bileti seçik ve Postojna içinde yer alan iki küçük müze daha bu geziye dahil olmuş oldu. Tüm Slovenya gezimizde ücret ödeyerek katıldığımız tek aktivite mağara girişi oldu, ama kesinlikle buna değerdi.
Biletlerin detaylarını bulabileceğiniz resmi site için :
https://www.postojnska-jama.eu/en/tickets/perfect-experience/
Detaylı Postojna ve Predjama gezi yazım için :
https://kitapveseyahat.com/2019/02/27/slovenya-gezisi-postojna-magarasi-ve-predjama-kalesi/Piran

Göller’e gitmeyi düşünürken önümüzdeki hava durumu bize pek vaatkar bulunmadı ve ülkenin kuzeyinde yer alan 8 derecelerdeki yağışlı bir hava yerine, güneyde Adriyatik kıyısındaki bol güneşli Piran‘ı tercih ettik. Piran’a giderken yolumuz üzerinde bir nevi küçük Monte Carlo havasındaki Portoroz içinden de geçme fırsatımız oldu ancak duraklayamadık. Cuma günü olduğu için aslında fark etmeden, oldukça sakin ve trafiksiz bir yolculuk yaptık. Fark etmeden diyorum çünkü haftasonu bu yönde inanılmaz bir trafik olduğunu, ertesi gün biz kuzey yönüne göllere doğru hiç durmadan giderken, güneye doğru olan trafik kuyruğunu gördüğümüzde anladık 🙂 Şans bizden yanaydı diyelim.
Detaylı Piran gezi yazım için :
https://kitapveseyahat.com/2019/02/28/piran-gezi-rehberi/Bled ve Bohinj Gölleri

Bir gün önce yağmuru güney kıyı şeridine inerek ıskalamıştık, ve Cumartesi günü artık nihayet yağmur da dinmişti ve göllere doğru yönümüzü çevirebilecektik. Bohinj ve Bled’i o kadar çok duymuştum ki görmeden dönersem gözüm açık gidecekti herhalde 🙂 Bled’i dönüş yoluna bırakarak, önce Bohinj‘e uğrayıp bir güzel gölün etrafında 12 km‘cik kadar yürüyüp, dönüşte ise Bled‘e bir göz kırpıp döndük. Bohinj’de dolaşırken Slap Savica(Savica Şelaleleri) tabelalarını görünce, tabii dayanamayıp oraya da arada kısacık bir uğradık ancak şelalenin en tepesine 25 dklık bir tırmanış yapmak gerekiyordu, maalesef halimiz kalmadığı için aşağıdaki nehirle gözlerimizi doyurduk.
Bohinj Gölü zaten genel anlamda Triglav Ulusal Parkı içinde yer aldığından böyle iliklerinize kadar doğayı hissedeceğiniz bir mekan. Triglav ise Slovenya’nın en yüksek noktası olarak nitelendiriliyor ve diğer yüksek noktalardan biri olan Vogel‘e de Savica Şelalesi’nden teleferikle ulaşmak mümkün, ancak biz teleferik saatini kaçırdığımızdan burası da aklımıza yazdığımız bir yer olarak kaldı. Eğer siz bu güzel deneyimden faydalanmak istiyorsanız 16:00’yı kaçırmayın 😉
Ljubljana’nın kuzeybatısında yer alan bu göller bölgesinde inanılmaz bir doğa turizmi var. Biraz daha kuzeye çıkarsanız sizi Julian Alpleri ve bu bölgedeki dağ köyleri karşılamaya başlıyor ancak bu gezimize bu güzel destinasyonları sığdıramadık maalesef.
Detaylı Bled, Bohinj ve Savica Şelaleleri gezi yazım için :
https://kitapveseyahat.com/2019/03/01/slovenya-gezisi-bohinj-ve-bled-golleri/Ljubljana

Pazar günü gelip çatmıştı ve onca yeşilin, doğanın, denizin, şelalelerin arasından sıyrılıp şehir hayatına döneceğimiz gerçeğiyle başbaşa kalmıştık bile. Seyahatlerin sanırım en çok bu dönüşlerini sevmiyorum. Dönüş psikolojisine girdiğimiz için son günü gevşek gevşek Ljubljana‘da nehir kıyısında geçiririz diye düşündük ve tüm günü etraftaki cafelerde ve Tivoli Parkı‘nda aylaklık yaparak geçirdik. Onca doğa keşfinden sonra aslında çok sevdiğimiz biblo şehir Ljubljana bile bizi çok açmamıştı, Tivoli gibi kocaman bir park bile yapay geldi o derece 🙂 Ama Batuhan’a başkenti göstermeden gitmek de olmazdı. Akşam uçağa bineceğimiz için kendimizi çok yormadan bir şehir turu yapmış olduk.
Detaylı Ljubljana gezi yazım için:
https://kitapveseyahat.com/2019/02/21/ljubljana-gezi-rehberi/PEKİ BAŞKA NELER VAR?
Dört gün içinde Slovenya’da görebileceğimiz başlıca mekanları, hem de tamamen şehir hayatından uzak bir şekilde doğayla iç içe geçirmenin keyfine vardık diyebilirim. Bu anlamda bizim için çok daha huzur verici geçti aslında.
Ziyaret edebildiğimiz yerlerin dışında daha tonlarca gidilebilecek yer, arşınlanabilecek yol var. Ülkenin kuzeyinde kalan Julian Alplerini, Kamnik bölgesini, Kranjska Gora ve Logarska Dolina gibi Heidi çizgi filminden fırlamış gibi görünen köyleri, Trieste tarafına bir küçük İtalya gezisini ve Maribor, Novo Mesto gibi ülkenin hiç geçemediğimiz doğu yakasını olur da gidebilirsek diyerek altını çizip bir sonraki gezimize bıraktık.
harika bir yer :))))))
BeğenLiked by 1 kişi
Kesinlikle 😃😃
BeğenLiked by 2 people
hangi mevsimde gidilmeli?
BeğenBeğen
Biz nisan sonunda gitmiştik, ülkenin kuzeyi biraz tatlı serin ama güneyi epey sıcaktı:) Bu tip gezilerde Nisan-Mayıs ayları, turist yoğunluğu olmaması açısından en güzel vakitler. Ama yaz ayları da tercih edilebilir kesinlikle..
BeğenLiked by 1 kişi