
Yaklaşık iki yıl önce Sonbahar’da yürünecek rotaları araştırırken çıkmıştık Ağva’ya doğru yola. Oldukça keyifli bu yürüyüş parkuru hakkındaki detaylara gelecek olursak:
Ağva Kilimli Yürüyüş Parkuru’nda neler var?
İstanbul’dan azımsanmayacak uzaklıkta bir yolculuk yapmak gerekiyor öncelikle. İki saate yakın bir sürede Ağva merkeze vardıktan sonra, parkuru bulmak için biraz çaba göstererek kendimizi deniz kenarı ve falezlerin hemen kıyısındaki Kilimli Restoran‘ın önünde buluyoruz.
Kilimli yürüyüş parkuru, rotaya uyarsanız bir ring çiziyor.
Tabiat parkına girdiğimiz Kilimli Restoran noktasından başlayan, muhteşem falez manzaralarıyla devam eden sonrasında ise orman içi bir rotadan ilerleyerek tekrar restorana dönen ring şeklindeki rota yaklaşık 4,5 km uzunluğunda. Biz mirengi noktamız olarak bu işletmeyi alarak ilerledik.
Normal bir yürüyüş temposuyla gidiş-dönüş 4 km’lik yolu 1 saati biraz geçen bir sürede yürüyebiliyorsunuz. Düz bir patika olmadığı, orman içi inişli-çıkışlı bir yol olduğunu da hesaba katınız.
Yol aktif doğa yürüyüşü şeklinde inişli-çıkışlı, mevsimine göre yer yer çamurlu, deniz kenarından yürünen noktaların bazıları ise kayalıklı. Kilimli Restorandan sonra yolda kırmızı işaretleri takip ederek önce sağdan deniz kıyısına yakın giderek bir yay çiziyorsunuz ve sonunda deniz fenerine ulaşıyorsunuz, deniz fenerinden sonra tekrar orman içi yoldan denize daha uzak bir yay çizerek restorana geri dönerek ringi tamamlamış oluyorsunuz. (Rota görselinde biz tam tersini yaptık, ancak işaretler doğru takip edildiğinde rotanın aslında anlattığım şekilde olduğunu tecrübe ile keşfetmiş olduk :))
Parkur enfes, yer alayına toprak ve doğanın dibi ve sizi yormadan ayaklarınıza yer yer çamurlarda masaj yaparak ilerlemenizi sağlıyor 🙂
Parkurun bir kısmı deniz kenarında açıklık bir alanda, bir kısmı ise orman içi patika yolda ilerliyor, bu sebeple deniz kenarı oldukça esebilir, biz kış mevsiminde gittiğimiz için tedarikli giyinmiştik. Yazın ise açık bir alan olduğundan mutlaka şapka götürmek gerekir. Orman içi yolda ise ağaçların bahar ve yaz aylarında sık olacağını ve serin tutacağını tahmin ediyorum.
Normalde Kilimli Restoran’dan başlayıp yine aynı yerde parkuru tamamladığınızda görebileceğiniz tek işletme restoranın kendisi. Sanırım yaz aylarında küçük bir büfe de açılıyor gibi. Bu kadar ismi geçse de biz işletmeyi kullanmadık 🙂 Sadece yürüyüşe başladığımız, bitirdiğimiz noktayı belirlemekte kullandık 🙂 Masrafa girmek istemiyorsanız su vs gibi ihtiyaçları alarak gelmekte fayda var. Ağva merkez araçla oldukça yakın olduğundan gidişte veya dönüşte uğranabilir.
Tüm bu anlattığım bilgiler yürüyüşe başlayacağınız noktaya kadar özel aracınızla ulaştığınızda geçerli. Kilimli Restoran’a bir toplu ulaşım yok bildiğim kadarıyla. Toplu taşıma ile geldiğinizde farklı bir güzergah izlemek zorundasınız. Birazdan bu konuda yaşadığımız tecrübeyi de aktaracağım.
Kendimizi nasıl bu parkurda bulduk?

Çok önceleri aldığım Atlas dergilerinden birinden çıkan bir Ağva haritası ne zamandır elimin altında bekliyordu. Explore Ağva grubunun belirlediği yürüyüş rotalarını ve bilgilerini içeren bu haritada birkaç farklı parkur var. Bu parkurlardan kendi internet sitelerinde de detaylı olarak bahsediliyor, dilediğiniz bir parkuru seçerek gidebilirsiniz:
http://exploreagva.com/tr/agva-rehberleri/yuruyus-rehberi-parkurlar
Biz Parkur 4 olan Kilimli Doğa Yürüyüşü Parkuru’nu seçerek ilerledik, ancak toplamda beş farklı parkur bulunuyor.
PARKUR 1 – KURFALLI ORMANI PARKURU
PARKUR 2 – DUDU BAYIRI TEPESİ (BİNYILLIK AĞAÇLAR ORMANI)
PARKUR 3 – AŞIKLAR YOLU
PARKUR 4 – KİLİMLİ DOĞA YÜRÜYÜŞÜ PARKURU
PARKUR 5 – ONBİRGÖLLER VADİSİ VE HACILLI ŞELALELERİ PARKURU
Yürürken nelerle karşılaştık?

İstanbul’dan azımsanmayacak uzaklıkta bir yolculuk yapmak gerekiyor öncelikle. İki saate yakın bir sürede Ağva merkeze vardıktan sonra haritada yazdığı şekliyle yürüyüş rotasına başlamaya çalıştık. Haritada yazdığı şekliyle diyorum çünkü orada derenin her iki yakasında bulunan deniz fenerleri arasında sandalların çalıştığı ve Ağva merkeze geldikten sonra derenin diğer tarafında kalan yürüyüş rotasına ulaşmak için öncelikle sandallarla karşıya geçerek yürüyüş rotasının başlangıcına ulaşılabileceği yazıyordu. Ki bu rotayı yürümek için özel aracınızla gelmez ve toplu taşıma kullanırsanız, sizlerin de geleceği nokta Ağva Merkez.
Ancak belki de kış olduğundan olsa gerek, bu havada trekking yapacak çok fazla çılgın olmadığından ortada çalışan bir tane bile sandal bulamadık ve derenin diğer kıyısından karşıya doğru umutsuz bakışlar fırlatmaya başladık 🙂 Diyelim ki karşıya bir şekilde teknelerle konuşup geçmiştik, geriye nasıl dönecektik? El sallayıp bizi görmelerini mi bekleyecektik 🙂
Bu ihtimaller çok mantıklı gelmediğinden biz de daha mantıklı birşey yaparak önce çarşıda biraz gezinip, sonra da olayı hemen yemek turizmine çevirip birşeyler atıştırdık. Yemekleri de yiyince yürüme azmini tekrar yakalayıp alternatifleri düşündük.
Ağva’ya giriş yapmadan önce Kilimli sahilindeki Kilimli Restaurant’a doğru sağdan devam eden ve böylelikle derenin yürüyüş yolu tarafında kalabileceğimiz bir yol daha vardı ve geriye dönüp bu kez navigasyona Kilimli Restaurant yazdık ve sahile ulaşmış olduk. Yürüyüş rotasına buradan girebileceğimizi umuyorduk ve nihayet rotanın farklı bir başlangıcını etrafa biraz bakınınca burada yakalayabildik.

Aslında en mantıklı seçeneğin bu noktadan başlamak olduğunu – derenin karşısından baktığımız- deniz fenerine ulaştığımız ve sonrasında ise rotayı tamamladığımız zaman anlamış olduk. Çıkardığımız sonuç:
1. Kilimli yürüyüş parkuruna Ağva merkezden ulaşmak kış şartlarında mümkün değil!
2. Parkura başlangıç olarak Kilimli Restaurant lokasyonundan başla!
3. Her zaman kayalara veya ağaçlara boyanarak işaretlenmiş olan kırmızı işaretleri takip et! 🙂 Bu gerçek bir doğa yürüyüşü, biraz izcilik marifeti gerektiriyor, Polonezköy veya Belgrad ormanındaki gibi tamamen yürüyüşe hazırlanmış bir pist, ya da kaç km kaldığını gösteren tabelalar yok.
4. Bir dahakine yaz mevsiminde bir gece kamp yapacak imkanlarla gel, çünkü burası çok güzel 🙂
Arabayı restoranın yakınına park ettikten sonra bir köpek yanımıza geldi, önce tedirgin olduk ama baktık ki oyuncu şirin bişey. Meğer bütün parkuru bizi arkasına katıp bizimle beraber yürüyecekmiş, haberimiz yok o an 🙂
Rotayı Yürümek Zor mu? Rotanın Özellikleri Neler?
Bahsettiğim gibi rotayı bulana kadar epey bir çaba sarf ettik 🙂 Ama bir kez o tabelayı bulmuş ve parkura girme şansını yakalamıştık, artık kimse bizi durduramazdı. Ayrıca yanımızda bir de yolu bilen, oranın yerlisi ve bizi hiç bırakmayan bir rehberimiz de vardı 🙂

Kilimli Trekking Parkuru tabelasını ilk kez görebilmenin sevinciyle hemen patika yola daldık ve yürümeye başladık, ama yol boyu bu tabelalardan sadece bir iki kez daha görebileceğimizi bilmiyorduk 🙂 Onun yerine daha çok gözlerimizi açıp, muhtelif kaya olsun ağaç olsun yerdeki taş olsun, kırmızı boyanmış işaretleri takip etmemiz gerekiyormuş. Bu rota İstanbul’daki diğer işaretlenmiş ve düzenlenmiş rotalar gibi değil, baya baya orman yürüyüşü, bu anlamda hazırlıklı gelmekte fayda var.
Yürüyüşün birinci etabında; Kilimli Restorandan başlayıp, deniz kıyısını takip ederek gittiğinizde süper güzellikteki falez manzaraları eşliğinde yürüyüşünüzü yapıyorsunuz. Bir noktada ancak asma köprü olsa bu kadar olur dedirten, kendiliğinden oyularak oluşmuş, iki tarafı da boşluk olan doğal bir köprüden geçtik. (Dikkat: Burada küçük çocukla geçmek biraz zor olabilir.)

Yürüyüşün ikinci etabında ise, deniz kenarındaki yürüyüş rotası bir süre sonra orman içine doğru kıvrılıyor. Bu noktada karşınıza bir Deniz Feneri çıkıyor. Ormana girmeden önce kendinizi o açıklıkta bulduğunuz an kuşbakışı Ağva manzarası çok dinlendirici. İndiğiniz bu Deniz Feneri’nin tam karşısı ise dere ile ayrılmış olan Ağva Merkez’in tam kendisi.
Yine aynı noktada bulunan bir lahit kalıntısı da geçmiş zamanlarda burada yerleşim olduğunu gösteriyor. Solumuzda Ağva yerleşim alanı ve deresi, karşımızda ise karşılıklı birbiri ile bakışan iki deniz feneri ile yürüyüşümüze devam ediyoruz.
Yolun bundan sonrası tamamen orman içi yürüyüş olarak ilerliyor ve biz gittiğimizde biraz çamurluydu. Yaz aylarında çamurla karşılaşmama ihtimaliniz de var tabii ki. Yol boyunca meşe ağaçlarından dökülen yapraklar yürüyüşümüze eşlik ederken, ağaçların oluşturduğu doğal tünellerden geçen eğlenceli bir kısımı da yürüyoruz. Orman içindeki işaretleri takip ettiğinde patika sizi tekrar falezlerin olduğu noktaya geri döndürüyor.
Yürüyüşün üçüncü etabı diyebileceğimiz bu noktadan sonra, başladığınız yer olan Kilimli Restoran’a ulaşıyorsunuz. (Aşağıdaki görselde biz bu rotayı başlangıçta yanlışlıkla tersten yürümüş olduğumuz için KM işaretlerini dikkate almayınız :))

Tarihten gelen not:
Deniz Feneri’ne ulaştığımız nokta aslında yürüyüşe ilk başlamayı denediğimiz sandalların kalktığı vaad edilen karşılıklı iki deniz fenerinin olduğu noktaydı. Ağva Merkezde derenin karşısına geçecek sandalı bulmuş olsak bile bu noktadan gerçekten yürüyüş başlatılabilir mi, sandallar insanları acaba normalde nereye bırakıyorlar gibi deli sorular kafamızı kurcalıyordu. Bu yüzden derenin karşı kıyısında(o an bizim durduğumuz tarafta) kalan fenerin yakınlarına yürüyelim dedik. Orada dik kayalıkların üzerinde küçük kıyıya doğru uzanan, kayalıklara monte edilmiş bir merdiven gördük. Sanıyoruz ki normalde sandallar insanları buraya getiriyor, sonrasında ise kayalıklar üzerindeki bu merdiveni tırmanıp yürüyüşe başlanıyor. Benim gözüm pek o merdivenleri tırmanmayı kesmedi 🙂 Biraz tehlikeli ve gereksiz geldi ayrıca 🙂 Arabayı park edip düzgün düzgün mis gibi yürüyüşe başlamak varken neden o dik merdiveni düşme korkusuyla tırmanasın. Ben almayayım 🙂
Kilimli’de kamp yapılabilir mi?
Kilimli’de henüz kamp yapmayı denemedik. Bu sebeple ne desem boş. Ancak İstanbullular akın akın kamp yapmaya Kilimli’ye gidiyorlar 🙂 Biz her defasında kendimizi “Şu an çok kalabalıktır yaa, yazın kampa oraya gidilmez” derken bulduğumuz için vazgeçiyoruz 🙂 Genelde şehir dışına kaçıyoruz. Gün gelir bir gün gidebilirsek, umarım bir de kamp yazısı paylaşabilirim 😉 Ama normalde kamp yapılır mı derseniz, harika bir yer bence!
Veee son sözler..

Nitekim son olarak İstanbul’da yaşayıp yakınlarımızı keşfetmek bazen pek mümkün olmayabiliyor, gerçekten vakit ve fırsat yaratıp, niyetine girilince gidilebiliyor böyle yerlere. Gittik, gördük, beğendik, sevdik ve döndük:) Ağva ve Şile’de keşfedecek daha çok rota var, görebilmek, gezebilmek dileğiyle!
Keyifli yürüyüşler!