
Merhaba!
Karavan dünyasına biz de adım attık, çadırla gezdiğimiz yerleri artık karavanla gezme şansını bulacağımız için içimiz kıpır kıpır.
Çok yeni, çok acemi ve çok heyecanlıyız 🙂 Tüm bu macerayı en başından itibaren paylaşmayı planlıyorum. Neden karavan aldık, nasıl karar verdik, neden çekme karavan, karavanda ne gibi özellikler var, hangi araçla çekmek gerekir, hangi lokasyonlara gitmeyi düşünüyoruz, pandemi koşullarında gezebilir miyiz gibi birçok soruyu biz de sorduk, hala soruyoruz. İşin en başındayız, umarım keyifli bir serüven olur.
Pandemi ile birlikte seyahat ve konaklama tercihlerimiz de epeyce değişti. Geçtiğimiz bahar ve yaz aylarını oldukça kısıtlı bir çevrede geçirdik. Seyahat etmeyi, doğayı ve yeni yerler keşfetmeyi seven birisi olarak, önlemlerimizi aldığımız takdirde bu yazdan ise ümidim daha fazla, umarım yüzümüzü kara çıkarmaz.
Kalabalıklara girmeden, bolca açık havada, kendi halimizde seyahat edebilmenin yollarını arayacağız.
Karavan Almaya Nasıl Karar Verdik?

Karavan yaşamını yeni tecrübe edecek olsak da, doğada vakit geçirme isteğimiz ve kamp tecrübemiz daha eskiye dayanıyor.
Lise yıllarında her yaz gittiğimiz Düzce Odayeri ve Torkul yaylalarındaki izci kamplarında tanıştım doğayla. Düzce yayla ve şelaleleri ile ünlüdür, bizim de en büyük etkinliğimiz izcilik ve doğa yürüyüşleriydi.
Uzunca bir aranın ardından tekrar döndük kamp hayatına. Malzemelerimizi topladık, planlarımızı yaptık ve her fırsat bulabildiğimizde kamp yapabileceğimiz bir yerlere kaçtık.
İki yıldır ise çadır hayatından karavan hayatına terfi etsek mi diye düşünüp dururken, pandemi hayatımıza girdi. Seyahate ve tatil anlayışına bakış açımız tamamen değişti. İzole bir şekilde tatil yapabilmek, doğada bir tesise ihtiyaç duymadan kalabilmek için karavan çok güzel bir fırsat olarak göründü. Artık zamanı geldi dedik ve bu maceraya giriştik.
Karavan Hayatına Hazır Hissetmek

Karavanla ya da çadırda olması farketmeksizin öncelikle ev konforunu bir kenara bırakıp, doğada vakit geçirmeyi istemek ve hazır olmak gerekiyor. Her şey dışarıdan gözüktüğü gibi toz pembe olmayabiliyor çünkü.
Gece hava karardığında iki adım ötesini göremediğiniz, yakınlardan çakal seslerini işittiğiniz, yaz ayındayken ateş başında montla ısınmaya çalıştığınız ve hijyen konusunun sizi çok zorlayabileceği bir tecrübe doğada olmak. Biz genelde yayla kampları ile kampçılığa başladığımızdan biraz da bu örnekleri veriyorum.
Tabii ki korunaklı bir tesise, bu iş için özel tasarlanmış kamping alanlarına gittiğinizde bu gibi konular daha az zorlayıcı olacaktır. Önceden kamp tecrübeniz yoksa, ya da kamping alanlarını tercih ediyorsanız daha kolay rotaları ve kamp alanlarını araştırarak bu maceraya başlamak da her zaman tercih edilebilecek bir seçenek.
Son olarak “Madem bu kadar zordu, neden bu kadar zorluğa katlanıyorsun” diye sorarsanız, insan en çok doğadayken yaşadığını hissediyor gibi geliyor bana, yaşattığı keyif çok bambaşka 🙂
Doğayla ve huzurla kalın!
Tecrübelerinizi paylaştığınız için teşekkürler..
http://www.gezikent.com
BeğenBeğen