
Komşu ülke Gürcistan’ın başkenti Tiflis birçok seyahat yazısında karşıma çıkan ve merakımı uyandıran şehirlerden biriydi. Gittim, gördüm, sevdim ve döndüm. Böyle şehirlerden dönerken kendime “Buraya tekrar gelmek ister miyim acaba?” diye soruyorum, Tiflis de bu sorudan olumlu yanıt alan şehirlerden oldu benim için 🙂
Gürcistan’ın Türkiye’ye vize uygulamaması, hatta pasaport kullanmaksızın direk çipli kimlik kartlarımızla giriş yapabiliyor olmamız da seyahat rotası olarak Gürcistan’ı oldukça tercih edilesi bir yere koyuyor. Vize ücretleri ve bu dönem vize alma zorlukları da düşünüldüğünde rahatlıkla plan yapılabilecek bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor.
Seyahat kolaylığı açısından bir diğer konu da çok yakın olması ve ortalama 2 saatte, sanki Rize’ye gider gibi Tiflis’e uçabilmeniz. Seyahat rotasına almak isteyebileceğimiz diğer ülkelere göre bütçe anlamında da makul seviyede bir ülke olduğundan, haftasonu için dahi plan yapılabilecek yerler arasında.
Tam bir gastronomi rotası olduğunu da atlamamak gerekli.
Tiflis’de gezilecek yerlere geçmeden önce, Tiflis’e seyahat etmeye nasıl karar verdiğim ile başlayan ve kapsamlı şekilde Tiflis gezimdeki konaklama, ulaşım gibi tüm detayları içeren “Tiflis Gezisine Dair Herşey – Tiflis Gezi Notları” yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
Bu yazıdaki başlıklara aşağıdaki kısayollardan da ulaşabilirsiniz:
- Tiflis Gezi Rotası
- 1. Gün: Rustaveli Caddesi ve Tiflis Old Town
- Güne Kahvaltı ile Güzel Bir Başlangıç: Lolita
- Tiflis’in En Güzel Caddesi: Rustaveli Caddesi
- Büyükannelerimizin Antikalarını Toplamışçasına Bir Mekan: Linville
- Tepeleri Aşıp da Gelme Garantili Bir Gezi Rotası: Tiflis Old Town Bölgesi
- Old Town’da Küçük Bir Kahve Molası: Carpe Diem Cafe Bar
- Tiflis’in Panaromik bir Manzarasını Görmek için En İyi Nokta: Narikala Kalesi
- 2. Gün: Gürcistan Ulusal Müzesi ve Sameba Katedrali
- Gürcistan’da Şarap Konusu
Tiflis Gezi Rotası:

Tiflis’de kaç gün kalacağınıza bağlı olarak gezi rotanız şekillenecektir elbette. Sadece bir gün için, haftasonu için, ya da daha uzun vakit geçirmek için Tiflis’e gelmiş olabilirsiniz. Biz Tiflis’de yaklaşık olarak iki tam gün geçirdik. İki günlük bir rotaya sığan yerleri burada yazmaya çalışacağım. Eğer daha uzun ya da daha kısa kalma planınız varsa, görmek istediğiniz yerleri önceliklendirerek, Tiflis gezinizden maksimum keyfi almak mümkün her zaman 🙂
1. Gün: Rustaveli Caddesi ve Tiflis Old Town
Tiflis’deki gezi rotamızın ilk gününde şehrin en görkemli caddesi olan Rustaveli caddesi ile şehir rotasına başladık. Tiflis’de kalacak sadece birkaç saatiniz varsa örneğin, ilk durağınız bu cadde olacaktır. Caddenin bitiminde karşımıza çıkan Özgürlük Meydanı’ndan ilerleyerek Tiflis Old Town’a ulaştık. Old Town’u biraz turladıktan sonra ise Narikale Kalesi’ne çıkarak, Tiflis’in panaromik manzarasını izledikten sonra teleferikle aşağıya inerek ilk gün rotasını tamamladık.
Tiflis’de sadece bir gününüz varsa bu rota Tiflis’de gezilebilecek başlıca yerleri içeriyor ve genel olarak Tiflis hakkında bir izlenime sahip oluyorsunuz.
Güne Kahvaltı ile Güzel Bir Başlangıç: Lolita

Rustaveli Caddesi‘ni şöyle bir baştan sona yürümeden önce tam da caddenin başındaki bölgede yer alan Lolita, kahvaltı için uğradığımız ilk mekan oldu Tiflis’de.
İçerisi oldukça ferah ve geniş bir alanda. Kahvaltı menüsünde de damak lezzetimize uygun kahvaltı alternatifleri mevcut. Genel olarak bahçede konumlanmış bir alanı olduğu için soğuk havalarda nasıl olur bilemiyorum. Biz Kasım ayında iyi bir havaya denk geldiğimiz için bahçedeki ısıtmalar gayet yeterli gelmişti. Ama bahar ve yaz aylarında daha da keyifli olacağına eminim.
Uyarmadı demeyin, girişte karşılayan görevli abimiz biraz sert ve suratsız, ama yılmayın, içerisi tam tersine çok samimi ve hoş bir mekan, çalışanlar da gayet ilgili.
- Avokado salatalı poşe yumurta: 17 GEL
- Pancake: 13 GEL
- Americano: 5 GEL
- Ortalama Kişi Başı Kahvaltı: 20-25 GEL
Not: Mekanda su ücretsiz. Masaya hemen bir sürahi limonlu su getiriyorlar. Tiflis’de musluktan su içiliyor, bu sebeple getirilen bu sular hep musluk suyu (yani tap water dedikleri) Biz bütün seyahat boyunca restoranlarda bu sürahi ile getirilen suları içtik birşey olmadı 😀
Tiflis’in En Güzel Caddesi: Rustaveli Caddesi

Tiflis’deki ilk günümüzde şehrin en görkemli caddesi ile şehir rotasına başladık. Tiflis’de kalacak sadece birkaç saatiniz varsa örneğin, ilk durağınız bu cadde olacaktır.
Yürüyüşümüz caddeye ismini veren Shota Rustaveli’ye ait heykel ile başlıyor. Tiflis Havaalanına ve Tiflis’in en büyük ve en ünlü caddesine ismini vermiş olan Shota Rustaveli’yi merak ettik doğrusu. Kendisi Gürcistan’ın en ünlü destanı sayılan eserin yazarı ve Gürcü edebiyat dilinin yaratıcısı olarak kabul ediliyor. Gürcü tarihinde ve edebiyatında büyük bir yeri olduğundan, şehrin önemli yer ve yapılarına ismi verilmiş.
Shota Rustaveli Caddesi üzerinde Parlamento, Ulusal Opera, Ulusal Müze, Güzel Sanatlar Müzesi, St. George Kilisesi, ünlü oteller ve bir sürü şık bina daha yan yana sıralanmış durumda.
Tiflis’in yıldızlar geçidi tadında bir yürüyüş burası. Bu anlamda baştan sona bir oraya bir buraya bakarak gezme garantili. Cadde oldukça geniş ve yaya olarak geçmeniz mümkün değil, karşıya sadece alt geçitleri kullanarak geçebiliyorsunuz.
Caddenin sonunda ise Tiflis’in en merkezi meydanı olan Özgürlük Meydanı’na çıkılıyor. Bu meydan diğer Avrupa şehirlerinde göreceğiniz meydanlar gibi değil. Daha çok ortasında şehrin simgesinin olduğu bir anıt heykel ve bir ada var. Ve bu adanın çevresi araç trafiğine açık durumda. Genelde Avrupa’daki meydanlarda araç trafiğine kapalı, yaya olarak gezilen ve restoranların sıralandığı geniş alanlar görürüz. Bu açıdan bu meydandan böyle bir beklentiniz olmasın.
Büyükannelerimizin Antikalarını Toplamışçasına Bir Mekan: Linville

Özgürlük Meydanı Rustaveli’yi, Old Town’a bağlayan bir kesişim noktası gibi düşünülebilir. Ara sokaklarında çok güzel cafe ve restoranların da olduğu bir alan burası. Özellikle Rustaveli’yi yürüdükten ve Old Town’a geçmeden önce kısa bir dinlenme arasına ihtiyaç duyarken kahve molası ya da öğle yemeği için uğranabilecek ideal bir bölge.
Burada yorulmuşken keşfettik Linville’i. Foursquare ve Google Maps puanlarını iyi görünce hemen aramaya koyulduk. Kapısına gelince ise acaba kapalı mı, ya da burada gerçekten bir mekan var mı dediğiniz bir kapıya geliyorsunuz. Tiflis’deki çoğu mekanın girişi böyle biraz, sürprizli 🙂 Ama içerisi oldukça tatlış bir mekana çıkıyor.
Mekan gerçekten çok orijinal. Eşyaların birçoğu oldukça vintage görünümlü. Binanın kendisi de epey eskiye benziyor zaten 🙂 Burada yediğimiz khacapuri ve yanında önerdikleri Kindzmarauli şarabı da oldukça lezzetliydi. Fiyatlar da merkezi bir konumda olmasına rağmen oldukça uygun.
Khachapuri özelinde burada hemen bir parantez açalım. Khachapuri Gürcü mutfağının en ünlü yemeklerinden biri. Tiflis’de Khachapuri söylediğimizde kapalı peynirli pidenin yuvarlak hali gibi hayal edebileceğimiz bir formatta geldi hep khachapuri’ler. Bu türü Khachapuri Imeruli olarak biliniyor. Aslında normal khachapuri ise bildiğimiz peynirli açık pidenin epeyce büyük ve ortasına yumurta kırılmış hali. Her mekanda yedim, hepsinde mi güzel olur, güzel bir yemek kendisi, yemeden dönmek olmaz 😀
- Khacapuri Imeruli: 13 GEL
- Kindzmarauli Kadeh Şarap: 16 GEL
- Americano: 6 GEL
Tepeleri Aşıp da Gelme Garantili Bir Gezi Rotası: Tiflis Old Town Bölgesi

Rustaveli Caddesi’ni boydan boya yürüyüp Özgürlük Meydanı’na geldikten sonra rota bizleri Tiflis Old Town’a doğru götürüyor. Burası Tiflis’in en turistik yeri. Old Town civarı biraz ara sokaklara dalmalı, yokuş inip çıkmalı, turist kalabalığı ile köşe kapmaca oynamalı bir yer. Keşfedip yürüyüş yapmak güzel, ama aşırı turistik aktiviteler ve restoranlara kapılmamak gerekiyor.
Old Town yürüyüşüne Metekhi Köprüsü önündeki Vakhtang Gorgasali Meydanı’ndan başlıyoruz. Bu meydandan nehrin karşısındaki Metekhi Kilisesi ve Vakhtang Gorgasali Heykeli’ni içine alan manzara çok güzel görünüyor. Tam bir fotoğraflama noktası, ikonik bir Tiflis görüntüsü diyebileceğimiz bir yer kendisi.
Eğer uğramak isterseniz Jan Shardeni Sokağı, Tiflis Tarih Müzesi ve Sioni Katedrali bu meydana oldukça yakın ziyaret edilebilecek noktalar arasında yer alıyor. Ben döndükten sonra bu lokasyonları farkettiğim için görme fırsatım olmadı:)
Vakhtang Gorgasali Meydanı’ndan sonra yol bizi otomatik olarak Sulfur hamamları kısmına götürüyor, Leghvtakhevi Şelalesi’ne kadar uzanan bu yol Old Town’un ana yürüme yolu diyebileceğimiz bir yer. En çok fotoğraflanan Aşk Köprüsü ve Chreli Abano da bu yol üzerinde.
Yolun sonunda aslında Tiflis Botanik Bahçesi’nin de bir parçası olan Leghvtakhevi Şelalesi’ne ulaşıyoruz. Şelaleler şehri Düzce’mizde doğmuş biri olarak şelalenin alasını gördüğümüz için bu minnak şelaleye hmm güzelmiş diyerek çok kısa bakıp çıkıyoruz 🙂
Old Town’da Küçük Bir Kahve Molası: Carpe Diem Cafe Bar

Şimdi Old Town biraz bizim Sultanahmet tadında bir yer, yani hangi mekana girecek olursanız, “Acaba burada fiyatlar gereksiz abartı mıdır?” çekincesini yaşıyorsunuz ister istemez. Bu sebeptendir ki, akşam yemeği ya da kahve molası gibi yeme-içme aktivitelerini nedense burada yapmak pek içimden gelmedi desem umarım üzmüş olmam 🙂
Bu açıdan az bir ayaklarımız dinlensin, iki yudum birşey içelim diyerek oturduk Carpe Diem’e. Tam da beklentimizi karşılayan minicik bir mekan oldu burası.
- Americano ve Maden Suyu: 10 GEL
Tiflis’in Panaromik bir Manzarasını Görmek için En İyi Nokta: Narikala Kalesi

Old Town bölgesinden biraz yokuş çıkmayı göze alarak Narikala Kalesi, Saint Nicholas Kilisesi ve Mother of Kartli Heykeli’nin bir arada bulunduğu tepeye çıkabilirsiniz. Şehrin manzarası buradan panaromik olarak görünüyor.
Diğer alternatif ise yürüyüşün en başındaki Metekhi Kilisesi’nin yakınındaki Rike Park’tan çıkan teleferikler. Normalde teleferikle çıkılıp, yürüyerek inilmesi daha mantıklı. Biz biraz kulağı tersten tutarak, Old Town’ı hazır gezmişken bir koşu yokuşu da yürüyüp kaleye ulaştık. Teleferiği ise Narikala’dan aşağıya inerken kullandık 🙂
Mother of Kartli Heykeli, birçok yerde bilgilerini bulabileceğiniz Tiflis’in simgesi haline gelmiş bir heykel. Kendisi dosta güven, düşmana korku salan bir kadın figürü 🙂 Şehre gelen dostlar için bir elinde şarap kadehi, düşmanlar için ise kılıç tutuyor. Teleferik durağı heykele çok yakın bir noktada. Ancak yakınına gidip görmektense, şehrin farklı yerlerinden uzaktan görmek daha anlamlı diyebilirim.
2. Gün: Gürcistan Ulusal Müzesi ve Sameba Katedrali
Tiflis’deki başlıca gezilecek yerleri gördükten sonra ikinci gün biraz daha detaylara girme amacıyla Rustaveli Caddesi üzerindeki Gürcistan Ulusal Müzesi’ni ziyaret ettik. Müze çıkışında müzenin hemen arkasındaki 9 Nisan Parkı içinden geçerek, Dry Bridge Market yani bit pazarına sadece şöyle bir göz atıp köprünün karşı kıyısına geçtik. Hemen solda başlayan ve trafiğe kapalı olan Davit Aghmasenebeli Caddesi’nde biraz turladıktan sonra ise bir Bolt taksi yolculuğu ile Sameba Katedrali’ne ulaştık. Sameba Katedrali ziyareti sonrasında ise Fabrika Hostel’e şöyle bir göz atıp ikinci gün rotasını tamamladık.
Tiflis’de eğer bir günden fazla zamanınız varsa ya da rotanıza ekleyebiliyorsanız, Tiflis’deki en etkileyici ve mutlaka görülmesi gereken yapının Sameba Katedrali olduğunu söyleyebilirim.
Uğramadan Gitmeyiniz Tadında Bir Kahvaltı: Cafe Stamba

Rooms Hotel zinciri Tiflis’de epey meşhur. Stamba Hotel de bu zincir içinde. Rustaveli Caddesi üzerindeki otelin cafe kısmı otelde konaklamasanız da, dışarıdan misafir kabul ediyor. (Fiyatlara bakınca konaklamanın anlamsızlığını siz de takdir edeceksiniz diye düşünüyorum…)
Cafe kısmında ise fiyatlar Tiflis ortalamasında ya da biraz üstünde sayılabilecek seviyede, ortam hoş. Otelin girişi ve kitaplık kısmı ise baya fenomen. Tiflis’e gelip de Stamba’nın girişindeki kitaplığın fotoğrafını çekmeyen kalmamıştır diye düşünmekteyim kendimce 🙂
- Avokadolu Scrambled Eggs tabağı: 19 GEL
- Pancake: 15 GEL
- Kruvasan: 5,5 GEL
- Kahve: 11 GEL
- Taze portakal suyu: 13 GEL
İkram gibi sormadan ortaya getirdikleri kruvasan ücretliymiş, güzeldi baya, o yüzden ses etmedik, ama normalde surat etsen haklısın diye düşünüyorum 🙂 Ama güzeldi, yedik gitti.
Ulusal Gürcistan Müzesi

Arkadaşlar ben Tiflis’e gitmeden önce bile bu müzeye gitmeyi baya kendime bir görev bilmiştim. Mutlaka gideyim, Gürcistan tarihini kültürünü vs. anlayayım diye baya yükseldim bu müzeye.
Birincisi giriş ücreti gerçekten fazla: Kişi başı 30 GEL
Bir de bana içeride gezerken niyeyse bir afakanlar bastı, bir daraldım.. Bu benimle ilgili kişisel bir daralma durumu olabilir, lütfen referans almayınız. Sergiye girdiğim gibi ilk görüntünün, farklı çağlardaki insanların kafatasları ile karşılaşmamın olmasının da bunda etkisi olabilir. Bir müzedeki ilk sergi kafatası olmalı mı gerçekten 😀
Sovyet işgali ile ilgili kısım çok üzücü, diğer katlardaki sergiler de aşırı ilgimi çekmedi. Çok beğenen de olabilir, ama benimkisi de böyle bir anı oldu.. Yani bu ücreti verdiğime değdi mi emin değilim dedim çıkarken.. (Girişteki görevli ablamızın suratsızlığı ve çantamı – evet bildiğiniz standart Decathlon Quechua sırt çantamı – girişte bırakmamı istemeleri de en baştan bir gıcıklık kapmama sebep olmuş olabilir :D)

Not: Son sergideki mücevherat kısmı azcık durumu kurtardı da biraz fotoğraf çekebildim. Anı niyetine şuraya da bırakayım.
9 Nisan Parkı ve Dry Bridge

Müzenin hemen arkasında Dry Bridge’ye çıkmak için tesadüfen geçtiğimiz bu parkta derin bir nefes aldım gerçekten. Temiz hava, bol oksijen, sonbahar manzarası, daha ne olsun. Bir de park içinde baya güzelce heykeller de var. Az biraz soluklanmak için bence on numara bir park.
Parkın hemen sonunda Cafe Daphna ise uğrayıp birşeyler atıştırılabilecek cafe’ler arasında.
SaarBruecken Köprüsü’ne doğru giderken Dry Bridge olarak adı geçen, yol üstünde kurulan bir bit pazarı aradı gözümüz ama gerçekten çok az tezgah vardı aktif olarak. Kasım ayında gittiğimiz ve hava soğuk olduğu için tezgahların az olabileceğini okumuştum, bu sebeple çok fazla seçenek yoktu. Yaz aylarında daha hareketli olabilecek bir alan olduğunu sanıyorum buranın.
Köprünün hemen karşısında geçtiğinizde sola doğru Davit Aghmashenebeli Caddesi karşınıza çıkıyor. Yemek molası için kullanılabilecek bir caddeye benziyor burası, ancak biz çok ilerilere gitmeden yolumuzu Sameba’ya doğru çeviriyoruz.
Muazzam Yapılarda Bugün: Sameba Katedrali

Sameba Katedrali ya da diğer adıyla “Holy Trinity Cathedral” gerçekten muazzam bir yapı. Harika bir bahçe içinde şehrin hakim bir tepesine inşa edilmiş, oldukça ferah bir lokasyonda.
Dünyadaki en büyük dini yapılardan biri sayılan katedral esasında tarihi bir yapı değil, hatta çok genç. 2004’de inşası biten katedral, Hz. İsa’nın doğumunun 2000 yıl sonra anılması fikriyle inşa edilmiş.
Gürcistan’ın geleneksel Gürcü kilise mimarisi tarzında, ancak onun epey büyük ölçekli hali diyebileceğimiz etkileyici bir kilise. Bahçesinde ayrıca yine oldukça güzel mimariler olan, küçük bir manastır ve bağımsız bir çan kulesi de bulunuyor.
Tiflis’e gelmişken görmesem olmazdı dediğim yerlerden biri, çok güzelsin Sameba Katedrali. İyi ki geldim ve gördüm diyebileceğim yapılar arasında.
Tiflis’deki seyahatin ikinci gününde beni en çok etkileyen zamanı yaşadığım yer Sameba’nın etrafında dolaşırken geçen zamandı kesinlikle.
Konaklama ile Chill-Out Karışımı bir Mekan: Fabrika Hostel

Bir önceki yazımda Konaklama ile ilgili Fabrika Hostel’den bahsetmiştim. Tiflis ve konaklama kelimeleri yan yana gelince herkes Fabrika Hostel’den bahsediyor. Bu kez gittiğimde burada konaklamadım ama gidip görmeme ve merakımı gidermeme tabii ki mani değildi bu.
Ortasında geniş bir avlu ve mekanların olduğu, etrafı bol bol grafiti’lerin süslediği bu mekan bahar ve yaz aylarında dışarıda vakit geçirilebilirken çok da keyifli olabilecek bir yere benziyor.
Gürcistan’da Şarap Konusu:

Gürcistan gezisi öncesinde en çok merak edilen konulardan biridir Gürcü şarapları. Başkent Tiflis’de de Gürcistana özgü lokal şarapları tadabildiğiniz veya alışveriş yapabildiğiniz birçok wine store/wine bar bulunuyor.
Akşam yemeği için de rahatlıkla tercih edilebilecek bu mekanlarda şarap tadımı yapabilir, kadeh ya da şişe şarap alabilirsiniz. Wine Store tarzındaki yerlerin asıl amacı şarap satışı olduğu için buralarda şarap fiyatları daha uygun. Akşam yemeği için tercih edilebilecek olan Wine bar’larda ise fiyatlar restoran fiyatları skalasına çıktığı için daha pahalı. Bu açıdan özellikle yanınızda şarap götürmek istiyorsanız, alışveriş yapmak için store’lar daha mantıklı.
Şarap Alışverişi ve Akşam Yemeği için Ortaya Karışık Bir Mekan: 8000 Vintages
Akşam yemeği için kaydettiğim Rustaveli Caddesi’ndeki Salobie Bia’ya rezervasyonumuz olmadığı için kabul edilmeyince (evet rezervasyonlu yerlere gitmeyi hiç ama hiç sevmiyorum) yönümüzü aslında bir Wine Store olan 8000 Vintages’a çevirdik.
Burada tam anlamıyla bir akşam yemeği stilinde bir menü bulamasanız da, şarap yanı tahta tabakları seçenekleri bulunuyor. Şişe olarak satın almak isterseniz, tadımını yaptığınız kadeh şaraplara benzer şarapları size seçenek olarak tavsiye ediyorlar. Fiyatlar şişe şarap anlamında restoranlara nazaran daha uygun. Çünkü asıl amacı Wine Store olarak şarap satışı yapmak.
Ortam bence çok nezih ve şarap alışverişi yapmak için de güzel seçenekler var.
- Tatlı tahtası: 25 GEL
- Meksika tahtası: 34 GEL
- Saperavi Kadeh Şarap: 7 GEL
- Saperavi Şişe Şarap: 27-30 GEL
Veriko
Tiflis’deki eski bir şarap fabrikası Wine Factory N1 adı altında, içinde restoranların ve dükkanların olduğu bir alan haline dönüştürülmüş. Veriko ise bu alanda yer alan restoranlardan biri. Şehre ilk geldiğimiz akşam aç, yol yorgunu ve şehre henüz yabancı hissederken gittiğimiz içindir ki, Wine Factory alanını detaylı gezme fırsatımız olmadı. Ama bu bölgenin de, havalar sıcakken Fabrika Hostel tadında bir yer olduğunu sezinliyorum.
Veriko şehirde ilk yemek yediğimiz yer olduğu için, baya beklentimizin üstünde çıkmıştı. Khachapuri’si ve ilk kez yediğim lobio’su baya baya lezzetliydi. Lobio biraz bizim barbunya’ya benzeyen ama tam da benzemeyen baharatlı güzel bir yemek 🙂 Ben merak ettiğim için denemiştim ve gerçekten beğendim.
Mekandaki fiyatların Tiflis’in bir tık üzerinde olduğunu Tiflis’de farklı yerlerde de yemek yedikten sonra anladım. Ama bence tecrübe etmeye değen bir yerdi.
- Lobio: 18 GEL
- Khachapuri: 20 GEL
- Saperavi Kadeh Şarap: 15 GEL
- Su: 4 GEL (Sanırım suya ücret verdiğimiz tek restorandı, bilememişiz en baştan)
Sulico Wine Bar
Konakladığımız yere çok yakın olduğu için tercih ettiğimiz yerlerden birisiydi Sulico Wine Bar. Burası en çok çalışanlarının güler yüzlü oluşu ile aklımda kaldı. Evet Tiflis’de güler yüzlü birilerini bulmak biraz zor :):)
Şarap denemek istediğinizi söylediğinizde baya güzel güzel anlatıyorlar ve sizin tercihinize göre kadeh şarap ya da şişe şarap önerilerinde bulunuyorlar. Şişe şarap fiyatları wine store’lara nazaran daha pahalı, örneğin wine store’larda 25-35 GEL ortalamasındaki şarap fiyatları 75-80 GEL civarında.
- Khachapuri: 17 GEL
- Şişe Şarap: 80 GEL
Dadi Wine Bar
Dadi Wine Bar’ın şehirden ayrılacağımız günün sabahında alışveriş yaparken keşfettik. O yüzden aslında bir wine bar olsa da, tercihimizi kahvaltıdan yana kullandık. İçerinin ambiyansı gerçekten çok hoş, çalışanları da sempatik 🙂 Lokasyon olarak da gerçekten şehrin göbeğinde diyebileceğimiz bir şekilde, Özgürlük Meydanı’nda bulunuyor. Rustaveli-Old Town bölgesini gezerken rahatlıkla uğranabilecek bir bölgede.
- Avokado toast: 20 GEL
- Americano: 6 GEL
- Taze portakal suyu: 9 GEL
Keyifli seyahatler!