
Bana tiyatro okumayı sevdiren yazar diyorum hep Anton Çehov için. Çünkü daha önceki denemelerimde hep çok sıkılmış, kurguya kendimi kaptıramamış ve kitaba dahil olamamıştım. Anton Çehov’un kalemi ise beni öyle sürükleyip götürmüş, öyle içten ve normal hayatın içinden gelmişti ki, kitabın nasıl bittiğini anlamadan bitirdiğim tiyatro kitapları olmuştu.
Yazarın hikaye türündeki eserleri ise biraz daha durağan diyebileceğim yapıda, ancak tiyatro eserlerindeki o karşılıklı konuşmalar hikayelerine de yansımış durumda, bu konuşmalar hikayeye hız kazandırıyor. Bol bol karakterlerin konuşmaları ve diyaloglarını görüyoruz hikayelerinde.
Üç Yıl kitabı “Altıncı Koğuş” ve “Bozkır” hikayelerinden sonra yazardan okuduğum üçünü hikaye kitabı. Külliyata devam etme niyetindeyim, çünkü Rus edebiyatındaki en sevdiğim yazarlar arasında Çehov.
Kitabın Kısa Konusu
Anton Çehov bu eserinde karşılıklı aşk olmadan başlayan bir evliliği resmeder bize. Evlilik süreci içindeki duyguların dönüşümünden, aşk olmasa dahi kazanılan o alışkanlıktan, birlikte aşılan acılardan ve yaşanan deneyimlerden bahseder.
Hikayenin içinde bir yandan da Rus toplumunun o dönemki bakış açısı ve yaşantısına tanık oluruz. Aslında bazı kavramların kültürler arasında ne kadar benzer olduğunu, toplumsal yargı ve beklentilerin yakınlığını görürüz.
Her biri kısa kısa 17 bölüm ve toplam 115 sayfalık bu eseri okuma hızınıza göre çok kısa bir zaman içinde dahi bitirebilirsiniz. Bölümlere ayrılmış olması, okumayı parçalara ayırmanızı da kolaylaştırıyor.
Özel fikirler üretmek, muazzam şeyler yaratmak değil amacım. Ben sadece yaşamak, düş kurmak, umut etmek, her seye yetişmek istiyorum. Hayat kısa, değerli dostum. Onu dolu dolu yaşamak lazım. – Sy.94
Kitabın Kısa Özeti
Spoiler Uyarısı: Yazının bundan sonraki kısmı, kitabı henüz okumamış kişiler açısından ön bilgi içermektedir.
Kitabın ana karakterlerinden olan Moskovalı bir tüccar olan Laptev, kızkardeşinin yaşadığı bir taşrada tanıştığı ve aşık olduğu bir genç kız olan Yulia’ya evlenme teklif eder. Hikayemiz de aslında tam olarak burada başlar. Yulia Laptev’e aşık olmasa dahi, henüz bu yaşına kadar evlenemediği ve bir daha evlenme fırsatı bulamamaktan korkarak bu fırsatı kaçırmanın büyük bir hata olacağını düşündüğü için Laptev ile evlenmeyi kabul eder.
Laptev o sırada kızkardeşi Nina’nın hastalığı sebebiyle ona destek olmak için Nina’nın yaşadığı taşra kasabasında bulunmaktadır. Yulia ise Nina’nın doktoru olan Sergey Borisıç’ın kızıdır ve Laptev ile tanışmaları da bu sayede gerçekleşmiştir. Hikaye örgüsü içinde Laptev’in kızkardeşi Nina Fyodorovna’nın yaşadıklarına da şahit oluruz, taşrada yaşayan Nina eşi Panaurov’u çok sevmesine rağmen eşinden aynı ilgi ve sevgiyi göremez. Hatta hastalığını da bu acıya yorar.
Laptev’in geçmişi ile ilgili de karakterin ağzından birçok kez yaşadıkları anlatılır. Zengin bir aile olmasına rağmen, baskıdan ve hatta gördüğü şiddetten dolayı mutsuz bir çocukluk geçirmiştir Laptev.
Yine de aşk olmadan yaşamak güzel bir şey değil, – dedi.- Sürekli aşk hakkında konuşuyoruz, bir şeyler okuyoruz lakin sevmeye gelince az seviyoruz. Bu gerçekten güzel bir durum değil. – Sy.85
Ailesi Moskova’da yaşayan ve baba mesleği bir manifaturacıda tüccarlık olan Laptev, evlendikten sonra yeni eşi Yulia’yı da yanına alarak Moskova’ya gider. Yeni evli çiftin Moskova’da yeni bir hayatları başlar, Yulia için bu hayat oldukça farklı ve büyük şehirde yaşadığı için de eğlencelidir. Ancak Laptev’e aşık olmaması sebebiyle, aralarındaki duygusal bariyeri aşamadıkları ve Laptev’in kendisini çok mutsuz ve değersiz hissettiği anlar da olur.
Birlikte yaşadıkları acılar ve deneyimler çifti olgunlaştırır ve her ne kadar aşk olmasa dahi, alışkanlığa dönen evlilikleri içinde karşılıklı bir sevgi ve anlayış belirir.
Bu güzel kızakların, pahalı atların üzerinde Moskova’yı gezebilse, bütün gün, sabahtan akşama kadar, son sürat gezerken serin sonbahar havasını içine çekebilse, belki de bu kadar mutsuz hissetmezdi kendini. – Sy.41
Kitap Hakkında Sonsöz
Bir tarafıyla hüzün barındıran hikayeleri okumanın elbette zor bir tarafı var. Ancak Anton Çehov bu dozu öyle iyi tutturuyor ki, adeta gerçek bir hayatı gözlemliyor gibi, Laptev ve Yulia’nın hayatını, yaşadıklarını, arkadaşlarını ve çevresini, bu deneyimlerin onlara neler kattıklarını okuyoruz bu hikayede.
Kültürler arası benzerlikleri, kişilerin bakış açılarını, duygularını ve geçmişte yaşadıkları olayların verdikleri kararlarını nasıl etkilediklerini görüyoruz.
Bir hikayesini daha bitirmş oldum böylece Anton Çehov’un, sıra kalanlarda.. 🙂
Gelecekte onları neler bekliyordu?
Ve şöyle düşündü:
“Yaşayıp göreceğiz.”-Sy.115
Kitap Künyesi
- Yazar: Anton Çehov
- Çevirmen: Yulva Muhurcişi
- İlk yayınlanma: 1895
- Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları (2018)
- Tür: Hikaye (Öykü)
- Yer: Rusya (Moskova)
- Sayfa Sayısı: 115
- Seri: Modern Klasikler Dizisi – 115
Keyifli okumalar!