DİSTOPYA, KİTAP

KÖRLÜK – JOSE SARAMAGO

  • Yazar: Jose Saramago
  • Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi
  • Sayfa: 331
  • Yazım Yılı: 1999
  • Yer: İsimsiz bir ülkenin isimsiz bir şehri

Bu sene için kendime okuma hedefi koyduğum kitaplardan biri de Jose Saramago’dan Körlük kitabı idi. Bu yazardan ilk okuduğum kitap ise “Bilinmeyen Bir Adaya Yolculuk” olmuştu. Oldukça kısa ve masal tadında olan bu kitabı hızımı alamayıp iki kez okumuş, hakkındaki yorumları ve kitabın normal anlatımının altında yatan süblimal mesajlarına kadar incelemiştim:)

Jose Saramago’nun en ünlü kitabı sayılan “Körlük” ün bir de sinema uyarlaması yapılmış, oldukça ünlü isimlerin yer aldığı filmi izleme fırsatını bulamasam da kitabı okurken yer yer “tam filmi çekilecek kitap” hissine kapılmıştım zaten.

Kitap tam anlamıyla bir distopya türünün örneğini yansıtıyor, kaotik bir ortamda 6 ana karakterin başına gelenleri daha çok da “doktorun karısı” olarak bildiğimiz karakterimizin gözünden okuyoruz. Öncelikle trafik ışıklarında ansızın kör olan bir adam ile başlayan hikaye, daha sonra tüm şehrin hatta sınırlarını bilmediğimiz bir coğrafyada tüm ülkenin kör olmasıyla sonuçlanır. Herkesin kör olduğu bu ortam bir anda adeta “Walkind Dead” dizisindeki gibi bir dünyanın sonu imajı oluşturur. Körlük tüm ülkeye yayılmadan önce az sayıdaki ilk körler eski bir akıl hastanesinde karantina altına alınır ve karantinaya alınan bu körlerin sayısı git gide artarak yüzleri bulur. Dışarda neler olup bittiğini bilmeyen bu körler için akıl hastanesinin içinde yaşamanın adım adım nasıl bir cehenneme dönüştüğünü akılcı bir üslupla verir Jose Saramago.

Bu kitapla birlikte herşey kötü gittiğinde ve şartlar giderek ağırlaştığında insanın içindeki en vahşi, acımasız ve iğrenç duyguların git gide nasıl gün yüzüne çıktığını üzülerek ve sarsılarak okuyorsunuz. Daha önce de bahsettiğim dizideki gibi bunun bir benzerini ,”Walking Dead” dizisini izlerken, “zombilerden çok insanların birbirlerine yaptıkları katlanılmaz bir seviyeye ulaşıyor” demiştim:)

Maddi bir körlük ve ardından gelen olaylar zinciri ile birlikte aslında alttan alta manevi bir körlükten de bahseden Saramago, toplumsal değerlerin altüst oluşundan, insanların birbirine karşı kayıtsızlığından, toplumsal bencillik ve tüketim çağından da ince ince bahsetmiş aslında.

“Ne düşündüğümü söyleyeyim mi sana? söyle, Bence biz kör olmadık,biz zaten kördük. Gören körler mi? gördüğü halde görmeyen körler.”

Korku, insanı kör eder, dedi koyu renk gözlüklü genç kız, Haklısınız, gözlerimiz görmemeye başlamazdan önce bizler zaten kör olmuştuk, korku bizi kör etmişti”

Müthiş sözler de barındıran kitap, bence sürükleyici ve düşündürücü. Yazarın yazım ve imla kurallarını uygulama şeklinde ilk etapta alışamayabilirsiniz, ama bir süre sonra rahatsız etmemeye başlıyor. Benzer bir kaotik ortamın var olduğu ve insanların ne hale gelebileceğinin yanıtını sizlere çarpıcı bir şekilde sunan diğer türdeş kitapları olduğunu düşündüğüm “Sineklerin Tanrısı” ve “Otomatik Portakal” ile aynı tadı bırakıyor damakta.

“Göz belkide insan bedeninin içinde hala bir ruh barındıran tek kısımdır.”

Bol okumalı günler..

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s