KİTAP, MODERN KLASİKLER

YAKICI SIR – STEFAN ZWEIG

  • Yazar: Stefan Zweig
  • Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
  • Sayfa: 88
  • Yazım Yılı: 1913
  • Yer: Avusturya Alpleri

Uzunca bir Amsterdam yolculuğunda okudum “Yakıcı Sır”ı. Henüz uçağımız kalkmamışken elime aldım, ve daha inmeden bitirmiştim bile 🙂

Kitapta gerçek anlamda iflah olmaz bir “kadın avcısı” olan bir Baron’un Avusturya Alpleri’nde geçireceği kısa bir tatilde kendisine bir av aramasıyla başlar her şey. Çünkü yalnızlıktan hiç hoşlanmamakta ve mütemadiyen keyif peşinde koşmaktadır. Edgar’ı ise bu ava ulaşmanın en kolay yolu olarak düşünür, oysa işler pek de onun düşündüğü ve istediği şekilde gelişmeyecektir.

Tek başınayken kutusundan çıkarılmayan bir kibrit kadar soğuktu ve kendine bile yararı yoktu.

Kitap kapağında her ne kadar bir çiftin bir satranç karosu üzerinde adeta hem savaşarak hem de yakınlaşarak bir strateji dansı yaptığı resmedilse de, kitabın en köşesinde benim de okurken ancak farkettiğim küçük bir adam oturmaktadır. Kitabın asıl ve kilit karakteri ise bu küçük adam olan Edgar’dır.

Kitap önce Baron’un açısından anlatılır, bir süre annenin açısından da anlatılmaya devam eder. Ancak uzunca bir kısmı çocukluktan yetişkinliğe doğru ilk kez kapı aralayan Edgar’ın olaylara bakış açışıyla anlatılır.

Çocuklarınki gibi duyarlı bünyelerde her tutku balmumuna basılmış gibi iz bırakır.

Stefan Zweig’ın daha çok kadın psikolojisini anlattığı diğer kitaplarına nazaran, ilk kez bir çocuk açısından olayların nasıl geliştiğini anlattığı bu kitabı farklı oldu benim için. Yetişkinlerin dünyasını anlayamayan, anlamak için kıvranan, bu sırada hem öfkelenen hem de öfkelendiği için suçluluk ve pişmanlık duyan bir çocuk var bu kitapta. Tabii ki bir de bir türlü anlam veremediği ve kendisinden uzakta fısıltılar halinde var olan bir “Yakıcı Sır”.

Kitap boyunca Edgar gibi sinirlenip, yeter artık diyesim gelen yerler olmadı değil 🙂 Hele de annesiyle yalnız kaldığı otel odasındaki o an, çocuğun Baron hakkındaki yorumları kendisinden beklenmeyecek kadar akıllıca. Bu yorumlar, bir çocuğun bazen yetişkinlerden bile daha berrak bir zihinle tarafsızca yorum yapabildiği bir zaman dilimini yansıtıyor.

Kendi iç sesiyle, vicdanının sesiyle kendisinden kopmuş ve bir çocuğa dönüşmüş olarak karşılaşmak, kendi çocuğunun suretinde onu uyararak, alay ederek etrafında dolaştığını görmek kadın için korkunç bir şeydi.

Yazarın diğer kitapları kadar vurucu olmamakla birlikte, yine bir solukta okunup farklı hisler uyandıracak bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yine bir psikanaliz ustası olan Zweig kaleminden çıkmış ustaca bir kitap!

Annesinin sessiz gözyaşlarının, artık yaşlanmakta olan kadının bundan sonra sadece çocuğuna ait olmak istediğine dair bir vaat ve kendi hazlarıyla, kendi maceralarıyla bir vedalaşma olduğunu ancak yıllar, yıllar sonra anladı.

Keyifli okumalar!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s