Haziran ayının oldukça yağışlı geçmesinin ardından içimizde kalan “artık kamp yapalım” fikrini nihayet yerine getirebilmiş ve Temmuz başında 2018 kamp sezonunu açabilmiştik. Hedef çok önceden belirlenmişti, yıllar yıllar önce bir çok anımızın geçtiği Torkul Göleti‘ne gidecektik.
Lise boyunca benim gibi izci arkadaşlarımla birlikte Odayeri Yaylası‘nda her yaz kamp yaptık. Hayatım boyunca hiç unutmayacağım güzellikte anılar biriktirdiğim, çok değerli anlardı benim için. Her yaz gittiğimiz bu yayla kamplarındaki değişmez bir kural da kampın bir gününde 7 km uzaktaki Torkul Yaylası’na yürüyüş yaparak o geceyi bizim için önceden kurulmuş çadırlarda geçirmekti. Yol üstünde bulunan Torkul Göleti’ne uğrar, biraz ilerdeki en tepe noktası olan Torkul Yaylası’nda ise konaklardık. Genelde bir gecelik bir aktivite olduğundan çadır başında değil de, ateş başında muhabbetle geçirirdik 🙂
Bu sebeplerden Odayeri ve Torkul her zaman çocukluğumun ve o günlerin güzel anılarının izlerini taşıyan, izci şarkılarında geçtiği gibi “kayın ve köknar” ağaçlarıyla bezeli bir yer olmuştur benim için. Enteresandır ki, son dönem sosyal medya kamp hesaplarında da oldukça popüler olmuş durumda, keşfedenlerin sayısı git gide artıyor.
Torkul Göleti’nde Neler Var?
⇒ En başta doğa, huzur ve sessizlik var 🙂 Doğanın göbeğinde olduğunuzu iliklerinize kadar hissedebileceğiniz bir lokasyon.
⇒ Göle ilk ulaştığınız gölün girişi olan tepede aracınızı park edebileceğiniz açık bir alan mevcut. Bu alanda genelde günübirlikçiler oluyor. Orayı hemen terk ederek aşağıya doğru yürümeye başlayabilirsiniz 🙂
⇒ Aynı noktada bir çeşme bulunuyor. Sebze-meyve yıkamak, bulaşık yıkamak ya da içme suyu olarak kullanmak isterseniz ihtiyacınızı karşılıyor.
⇒ Göl kenarında kamp yapmayı sevenler için göl manzarası var. Kamp yerini seçmek için acele etmeden öncelikle gölün etrafını biraz yürümenizi öneririm. Biz aracı park ettiğimiz noktanın neredeyse tam karşı ucuna kampımızı kurmuştuk.
⇒ Ormanlık bir alan olduğundan odun toplamaya müsait. Yakacak odun bulunabiliyor. Ancak kuru odun yanımızda olsun derseniz yanınızda getirebilirsiniz.
⇒ Etrafta herhangi bir ışık kaynağı olmadığından gece çok karanlık oluyor. Bu sebeple kum gibi bir yıldız manzarası garanti. Fener, kamp lambası ve ateş şart.
Torkul Göleti’nde Neler Yok?
⊗ Herşeyden önce herhangi bir sinyal yok, yani telefon çekmiyor. Kimse telefona saramıyor, instagrama fotoğraf koyacağım diye uğraşamıyor. Tamam yine koyun ama döndükten sonra 🙂
⊗ Gölet kenarında tuvalet bulunmuyor. Ama burada kalmamak için bir sebep değil diye düşünüyorum. Tuvaleti olup da kullanılamaz durumda bir çok yer gördüm. Gerekli işlemi doğada halletmeniz gerekiyor 🙂
⊗ Bahsettiğim gibi sadece girişte bir çeşme var, göl kenarında başka bir çeşme bulunmuyor, eğer bizim gibi siz de piknikçilerden kaçmak için girişten aşağı inerek gölün kenarında kamp yapacaksanız çeşmeye biraz yürümeniz gerekecek.
⊗ Bu bölge yayla bölgesi olduğundan market, büfe veya herhangi tesis benzeri herhangi bir alışveriş imkanı bulunmuyor. Biz Düzce’den geldiğimiz için iki günlük tüm ihtiyacımızı alarak kamp alanına geldik. En yakın alışveriş yapacağınız yer sanırım Beyköy.
⊗ Torkul oldukça küçük bir gölet aslında, bu anlamda Yedigöller veya Abant’taki gibi bir beklenti içine girmemek gerekli. Instagram’da herşey olduğundan fazla abartılıyor. Bu yüzden buraya gelirken unutmamak gerekiyor ki, bakir doğaya ve gece yaşayacağınız inanılmaz bir karanlık ve sessizliğe ayak basıyorsunuz. Bu herkese göre olmayabilir. Bir kez daha düşünerek gelin. İlk kez kamp yapacak kampçılara tavsiye edebileceğimiz bir yer kesinlikle değil!
Torkul Göleti’nde Nelere Dikkat Etmeli?
♠ Hava sıcaklığı: Unutmamak gerekir ki gittiğimiz yer 1250 metre yükseklikte bulunan Torkul Yaylası üzerinde bulunuyor. Gündüz sıcaklık 25-30 derecelerdeyken, gece 10-11 derecelere düşebiliyor. Lisede kamp yaparken gündüz tişörtle gezip, gece üzerime üç kat kazak giydiğimi bilirim 🙂 Mutlaka hava şartlarına uygun polar, mont, tayt gibi giyecekleri yanımızda bulundurmamız gerekir. Uyku tulumlarımızın da buna uygun olması faydalı olacaktır.
♠ Yabani hayvanlar: Biz karşılaşmadık ama yaban domuzu, çakal ve hatta ayı gibi hayvanların olabileceği bir lokasyon. Ateşi genelde eşim sürekli kontrol ederek sönmemesini sağlıyor 🙂 Onun dışında da bölge yaylacıları gece boyunca aralıklarla silah attılar. Başta gürültü oluyor, huzuru bozuyor diye çıkıştım. Ancak yaban hayvanlarını korkutmak için yapılıyormuş. Onların bizim değil, bizim onların yuvasına girdiğimiz düşünülürse ne kadar doğru yine de tartışılır tabii 🙂 Ama bu kadar doğa içinde bir lokasyona gidiyorsanız yabani hayvanla karşılaşma ihtimalinize karşın yanınızda torpil, birbirine vurup metalik ses çıkarabileceğiniz metal tava-tencere-kaşık-bıçak gibi nesneler, ve hatta belki de bu gibi durumlar için özel olarak üretilmiş spreylerden bulundurmakta fayda var.
♠ Çöp: Ben görmedim ama eşimin bir önceki ziyaretinde gölet kenarı çöpten geçilmiyormuş, eşim de duruma çok üzülmüştü. Bu kez birlikte gittiğimizde çok şükür ki hiç çöpe rastlamadık ve yer yer çöplerle ilgili ağaçlara uyarı yazıları asılmıştı. Önümüzden geçen bir trekking grubunun kendi aralarındaki konuşmalarında, bir çöp toplama etkinliği yapıldığını ve bu sayede bu bölgenin arındırıldığını işittim. Yapanların eline sağlık. Bundan sonrasını korumak ise bizim elimizde. Her kampçı çöpünü toplayarak gitmeli.
♠ Ateş yakmak: Oldukça iğne yapraklı ve kozalaklı sık ağaçlardan oluşan bir orman olduğu için ateş yakma konusunda oldukça titiz davranmak gerekiyor. Mutlaka daha önceden yakılmış noktaları kullanmak doğaya en az zararı vermek açısından önemli.
Torkul Göleti Hakkında Genel Bilgi
Düzce sınırlarında yer alan Torkul Göleti esasen volkanik çöküntüden oluşmuş bir göl. Gölete ulaşmak için Odayeri Yaylası üzerinden geçmeniz gerekiyor. Odayeri-Torkul arası trekking aktiviteleri düzenleniyor ve yaklaşık 7 km civarında. Aynı zamanda Torkul Göleti’nden Torkul Yaylası’na da yürüyüş imkanı var. Kayın, köknar, gürgen, kestane, akçaağaç ve karaçam gibi ağaçlardan oluşan bir habitata sahip, yemyeşil bir coğrafya.
Detaylı bilgi için: http://www.duzceturizm.gov.tr/TR-208136/torkul-yaylasi-ve-goleti.html
Torkul Göleti Kamp Tecrübemiz:
Aracımıza kamp malzemeleri ve günlük yiyecek ihtiyacımızı alıp koyulduk yola, Odayeri Yaylası üzerinden Torkul Göleti‘ne ulaştık. O yolu ne kadar da özlemişim! Odayeri Yaylası’na neredeyse 20 yıl sonra geldiğimizde hüzünle karışık bir sevinç duyduk. Bayrak çekip tören yaptığımız, izci andı okuyup selam durduğumuz bayrak direğimiz hala yerinde duruyordu. Ama tesis maalesef artık kullanılmadığından harabeye dönmüştü. Çitler yıkılmış, binalar terk edilmişti. Belki eskisi gibi burada toplanır kamp yaparız hayallerimizi maalesef bir kenara koyarak yolumuza devam ettik, en azından eski bir dostu ziyaret etmiştik.
Torkul Yaylası’nda bir geceliğine kamp yaptığımız izci kamplarımızda, yayladaki teyzelerimiz bizi çocukları yerine koyar, bize sabahları tereyağlı yumurta ile yeni fırından çıkmış sıcacık köy ekmekleri verirdi, hala burnumda tüter kokusu.. Gerçekten güzel zamanlarmış. Kimsenin onlardan böyle birşeyi istemediği halde, tamamen güzel yürekliliklerinden yaptıkları bu jest. Sonra “abla sana yeni fırından çıkmış ekmek vericem” demesiyle, bir yayla çocuğunun peşine takılıp, annesinin sıcak diye bir beze sarıp verdiği ekmeği yolda kopara kopara yediğim anlar doldu zihnime..
Torkul Göleti’ne vardığımızda ilk işimiz tabii ki kamp yerini belirlemek ve çadırlarımızı kurmak oldu. Sonrasında odun toplama, mangal ateşi, biraz üşüme ve ardından yıldızlarla beraber kamp ateşi başında kafa dinginliği. Akşam hava karardığında doğanın göbeğinde olduğunuz için 2 mt ötesini bile göremeyeceğiniz kadar karanlık oluyor 🙂 Bu da size yıldızları kum gibi izleme imkanı veriyor, çok uzun zamandır şehir ışıkları sebebiyle böyle manzara görmemiş olabilirsiniz. Bizim kamp yaptığımız gece bir de harika bir sürprizle kaşılaştık. Önce uzaktan tutulan bir fener ışığı sandığımız şeyin bir ateş böceği olduğunu anladık, birbirimize göstermeye çalışırken, birden 10-20 derken yüzlerce ateş böceği etrafımızda nokta nokta ışıklar halinde belirdi 🙂 İnanılmaz bir manzaraydı. Sonra hepsi toplu bir şekilde gölün üstüne doğru gidip orada nasıl olduysa kayboldular, ya da bizim görüş açımızdan çıktılar 🙂 Kesinlikle unutamayacağımız bir tecrübeydi.
Ertesi gün açık havada mis gibi kamp menemeni eşliğinde bir kahvaltı ve toplanıp gitme vakti.. Kampın en çok sevdiğim anı galiba, gece ateş başında otururken odunların çıtırtısını dinleyip gökyüzüne bakmak, ve ateş içinde kaynaşan kızıl alevlerin o hipnotik etkisiyle ateşi izlemek.. O an tüm büyük şehir kaygısı, yorgunluk ve hayat telaşı unutulup gidiyor.
Bu kamp ardında anıları da olduğundan çok daha farklı geçti bizim için. Güzeldi..
Keyifli kamplar, doğayla kalın!
Kitap ve Seyahat 