ÖYKÜ

Semaver – Sait Faik Abasıyanık

  • Yazar: Sait Faik Abasıyanık
  • İlk Kez Yayınlandığı Yıl: 1936
  • Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları (2013)
  • Sayfa: 138
  • Tür: Öykü

“Semaver” Sait Faik Abasıyanık’ın 1936 yılında kaleme aldığı içinde yirmi farklı hikaye barındıran ilk öykü kitabı. Sait Faik külliyatını benim gibi kronolojik sıraya göre okuma hedefiniz varsa, “Semaver” karşınıza ilk çıkan kitap olacaktır.

Sait Faik’in yaşamını ve eserlerini okuyabileceğiniz kitabın ilk sayfalarında, bir de yazarın Darüşşafaka Cemiyeti ile olan ilişkisi anlatılır.

“Semaver” öykü kitabında yazarın yaşamından izler görmek mümkündür. Yazarın hayatı Sakarya, İstanbul ve Fransa’nın Grenoble şehirlerinde geçer, kitaptaki öykülerinde de bu şehirlerin izini süreriz.

Yazar vefatından kısa bir süre önce ise Darüşşafaka Lisesi’nde bir etkinliğe katılır ve ardından okulu dolaşır. Gördüklerinden oldukça etkilenen Sait Faik, kitaplarının telif haklarını Darüşşafaka’ya bağışlamayı önerir annesine. 1954 yılında siroz hastalığına yenik düşerek hayatını kaybeder yazar, ve vasiyeti gereği kitap teliflerinden elde edilen gelirler Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlanır. (Bu hikayeyi ne zaman okusam tüylerimin diken diken olmasına engel olamıyorum.)

Annesinin vefatının ardından ise Burgazada’daki evleri “Sait Faik Müzesi” haline getirilir. Burgazada’ya son kez gittiğimde müzenin önünden geçmiş ve evlerini dışarıdan görme fırsatı bulmuştum, ancak açık olmadığı için ziyaret edememiştim. İlk fırsatta gitmek de aklımın bir köşesinde duruyor 🙂

Fakat toprağın üstünde koşan, onun üstünde beş on para kazanmak kaygısıyla dönüp dolaşan insanlar ne tuhaf mahluklardı. Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahluklardı. – Sy.14 – Stelyanos Hrisopulos Gemisi

Hayatın içinden küçük detayları, yaşamın bir parçasını yansıtan öyküleri bazen hüzünlü bazen de sımsıcak Sait Faik’in. Ada ve deniz havasının da öykülerine yansıdığını görmek mümkün. Hayatın içinden, günlük yaşamda karşılaşabileceğimiz gerçek kadar yakın kişiler Sait Faik’in öykülerinin karakterleri. Yazarın gözlem gücünün ve insan sevgisinin yansımalarını okuruz öykülerinde.

Ben bayrakları değil, insanları seviyorum. – Sy.102 – Robenson

Bazen sıcacık bir semaverden çay içen ekmek derdindeki bir evlat, bazen gemisini denizde yüzdüren bir çocuk, kimi zaman bir köy öğretmeni, bazen de uluslararası bir gemide birlikte seyahat edilen bir papazdır öykülerde bizimle konuşan.

Öykü kitabının en sonunda yer alan Haldun Taner’in “Sevimli Bir Aylak” isimli sonsözü ise yazarı çok iyi betimler nitelikte.

Türk hikayeciliği Ömer Seyfettin’den sonra Memduh Şevket Esendal, Fahri Celalettin gibi ustaların sürdürdüğü bir türdü. Sabahattin Ali, Refik Halit’in memleket hikayeciliğine diyalektik bir görüş katmış ve bu yeniliği ile 1940’ların tek ismi olmuştu. Sait Faik ise onların yapamadığı bir şeyi yaptı. Bir konuyu değil, yaşamın bir parçasını işliyordu. Bir tez savunmuyor, bir yaşantıyı yansıtıyordu. İnsan sevgisi dolu, doğa sevgisi dolu bir yüreği vardı. – Haldun Taner

Benim “Semaver” ile yollarımın kesişme öyküsüne gelince.. Sait Faik Abasıyanık kitapları ile nedense bir türlü yıldızım barışmamıştı. Eserlerin kronolojik sırasına çok da bakmadan “Alemdağ’da Var Bir Yılan” ı okumaya başlamıştım ilk olarak, olmadı okuyamadım.. Bu kitabın, yazarın üslup bakımından tarzını değiştirdiği bir döneme denk geldiğini öğrendim sonra.

Bu kez şansımı “Mahalle Kahvesi” ile denedim. Onu epeyce okumayı başardım diyebilirim 🙂 Ama onu da tamamlayamadım. Dedim bu iş olmayacak, en baştan başlayalım. Yazarın öykü türündeki ilk eseri olan “Semaver” ile tekrar başladım bu serüvene.

Hikaye kitapları benim için baştan sonra tek seferde okunacak kitaplar değil, sanırım baştan sona tek bir olay örgüsünü anlatmadıklarından olsa gerek. Yan okuma olarak ise kesinlikle okuma hızımı ve motivasyonumu artırıyorlar. Hem kısa kısa hikayeleri okumaktan çok keyif alıyorum, hem de okuduğum diğer kitaba devam etmeye üşenmemiş oluyorum. Yoğun bir dönemde uzun okumalar yapamayacağım zamanlarda da öyküler imdada yetişiyorlar.

Elimdeki klasik bir romanı okurken, kitabı açmadan önce her defasında “Semaver” den bir hikaye okudum. Böylece hem ağır bir klasiği hem de nihayet Sait Faik’in bir hikaye kitabını okuyabilmiş oldum. Mutluyum, gururluyum 🙂 Çünkü ülkemizin öykü denince ilk akla gelen yazarlarından biri olan Sait Faik’in kalemini tanımayı oldukça önemsiyorum.

Sıra bu kez Sarnıç’da 🙂

Lisanlarını anlamadığımız insanların haletiruhiyelerini keşfetmek hususunda çok aciziz. Onların bizim her günkü konuştuğumuzdan daha başka, daha mühim şeyler konuştuklarını sanırız. Bir müddet onlarla çok alakadar olduğumuz halde biraz sonra onları unutuverir, yine kendimize, lisanımıza ve etrafımıza yani kendi kendimize döneriz. – Sy.71 – Üçüncü Mevki

Yazarın kronolojik olarak diğer öykü kitaplari:

  • Semaver (1936)
  • Sarnıç (1939)
  • Şahmerdan (1940)
  • Lüzümsuz Adam (1948)
  • Mahalle Kahvesi (1950)
  • Havada Bulut (1951)
  • Kumpanya (1951)
  • Havuz Başı (1952)
  • Son Kuşlar (1952)
  • Alemdağ’da Var Bir Yılan (1954)
  • Az Şekerli (1954)

Keyifli Okumalar!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s