
Vizesiz, ekonomik ve yakın mesafede yurtdışı seyahati deyince ilk akla gelen şehirlerden birisi bir Balkan şehri olan Belgrad.
Farklı zamanlarda üç kez Belgrad’da bulunma şansını yakaladım. Her gittiğimde farklı bir tecrübe edinip, farklı yerler görmüş olarak geri döndüm. Hala “Tekrar gider misin?” diye sorsalar, “Gerekli koşullar oluştuysa, neden olmasın?” diye yanıtlarım sanırım 🙂
Belgrad’a ilk kez gittiğimde Cumartesi sabah gidiş-Pazar akşamı dönüş şeklinde epeyce sıkışık bir zaman ve planda bir imkansızı başararak, görmek istediğim birçok yeri de görmüş şekilde geri dönmüştüm.
İlk seyahatimle ilgili blog yazıma da göz atabilirsiniz:
https://kitapveseyahat.com/2019/01/23/bir-balkan-sehri-belgrad/
Bu yazımda Belgrad’da daha uzun süre kaldığım için daha fazla görme şansımın olduğu yerleri, daha geniş geniş yiyip içebildiğim için yeme-içme önerilerini, biraz daha detaylı Belgrad gezi notları tadında bir yazıyı bulabilirsiniz.
Gelelim Belgrad gezi notlarına, başlıklar için aşağıdaki linkleri bulabilirsiniz:
- Örnek Belgrad Gezi Rotası
- 1.Gün – Sırbistan’a Hoşgeldiniz!
- Nikola Tesla Havaalanından Merkeze Ulaşım
- Konaklama: ZigZag Belgrade
- Kahvaltı: Kafeterija Magazin 1907
- Knez Mihailova Caddesi ve Cumhuriyet Meydanı
- Kahve Arası: Koffein
- Manzara ve Tarihin Buluştuğu Yer: Kalemegdan
- St Michael’s Kilisesi
- Belgrad Old Town’u Fotoğraflamak için En İyi Nokta: Branko Köprüsü
- Akşam Yemeği: Beton Hala – Druga Pizza
- 2.Gün – Şehri Tanıma Rotası!
- Kahvaltı: Red Bread
- Dünyadaki En Büyük Ortodoks Kiliselerinden: Sava Katedrali
- Alternatif Akım Sistemlerinin Mucidi: Nikola Tesla Müzesi
- Tasmajdan ve St. Mark’s Kilisesi
- Sırbistan’ın Heybetli ve Estetik Binaları: Sırbistan Ulusal Meclisi, Eski ve Yeni Saraylar, Posta İdaresi
- Kahve Arası: Uzitak Cafe
- Belgrad’ın Ünlü Caddeleri: Skalarlija ve Strahanica Bana
- Akşam Yemeği: Beton Hala – Comunale
- 3.Gün – Sırbistan Tarihi!
- Belgrad’da Başka Neler Var?
Örnek Belgrad Gezi Rotası:
Gitmeden önce milim milim gideceğiniz yerleri hesaplayıp, işi şansa bırakmayan biriyseniz benim gibi internette şurası burası x bir yer için mesela “Belgrade Itinerary” yazıyor olabilirsiniz. Çokça şehir için bu “itinerary” önerilerini yazdım oradan biliyorum, Türkçe’ye en uygun çevirisi gezi rotası, ya da gezi programı diyebiliriz. Daha esnek bir program yapma şansınız elbette her zaman bulunuyor, ben sadece örnek bir gezi programı paylaşmak istiyorum:
1. Gün – Sırbistan’a Hoşgeldiniz!

Dobrodošli, Sırbistan’a Hoşgeldiniz. Havaalanında bizleri ilk karşılayan yazılardan biri bu olacak. Resmi alfabe Kiril alfabesi, ancak çoğunluklu olarak hem Kiril hem de Latin harfleri kullanıldığından genel anlamda sıkıntı yaşanmıyor. Ama Kiril öğrenerek giderseniz ayrı bir havaya giriyorsunuz.
Sırbistan vizesiz seyahat edilen ülkelerden birisi. Sadece pasaport kontrolü ile Sırbistan’a giriş yapabilirsiniz. Bazen pasaport kontrolünde kaç gün kalacaksınız, ne amaçla seyahat ediyorsunuz gibi sorular sorabiliyorlar, birkaç kez geldiyseniz onu da sormuyorlar 🙂
Menjačnica, yani havaalanında Euro, Dolar, ya da Sterlin vererek Sırp Dinar’ı alabileceğiniz otomat makinaları ile karşılaşıyoruz. Sırbistan’ın resmi para birimi Sırbistan Dinarı (RSD). Kimseyle muhattap olmadan elinizdeki dövizi lokal para cinsine çevirebileceğiniz müthiş makinalar kendileri.
Nikola Tesla Havaalanından Merkeze Ulaşım:

Havaalanı ile Belgrad Merkez arasında otobüs, minibüs ve taksi seçenekleriniz bulunuyor. Ekonomik tatil anlayışı çerçevesinde ben Belgrad’da taksi kullanmadım, ama toplu taşıma hakkında baya bilgim oldu diyebilirim 🙂 Havaalanından şehrin merkezine toplu taşıma ile gitmek istiyorsanız;
- Şehrin merkezinin biraz dışında kalan Sava Katedrali’nin bulunduğu Slavia’ya kadar inen A1 minibüsleri (ki kendileri hemen havaalanı çıkışında yer alıyorlar) – Bilet fiyatı kişi başı 300 RSD – Otobüs içinde satın alabiliyorsunuz
- Şehrin ana meydanlarından biri olan Terazie meydanına giden 72 otobüsü (Havalanından çıktıktan sonra gözlerinizi dört açıp biraz aramak zorunda kalabilirsiniz) – Bilet fiyatı kişi başı 150 RSD – Otobüs içinde satın alabiliyorsunuz
Genel olarak Belgrad’da şehiriçi ulaşım konusunda otobüste bilet almak istediğinizde şoförler bir dumur olarak bakıyorlar, çünkü genelde KİMSE BİLET ALMIYOR. Ama siz turistsiniz, bunu asla unutmayın. Ve bilet kontolleri de özellikle havaalanı gidiş-dönüşlerinde bir görevli tarafından mutlaka yapılıyor. Fişinizi saklamanız gerekiyor. Eğer Belgrad genelindeki bir ulaşımda geçerli bir biletiniz yoksa ve görevli bunu tespit ederse, 2000 RSD civarında bir ceza ödemek durumunda kalabilirsiniz. Bu sebeple ben tüm seyahat boyunca toplu taşımada bilet almaya özen gösterdim. (Ama sadece havaalanı gidiş-dönüşündeki otobüste sorulduğunu da söyleyeyim 🙂 )
Konaklama: ZigZag Belgrade

Havalanından koşarak çıkıp çantalarınızı atmak istediğiniz yer elbette konaklayacağınız yer olacak. Bu konuda araştırdığım alternatifler arasında ZigZag Belgrade çok olumlu bir alternatif arasında görünüyordu. Fiziksel koşullar olarak da gerçekten beklentimi karşıladı. Çünkü gerçek anlamda bir otel odasından çok geniş salonu, mutfağı, ve odaları ile bir ev konforu sunuyordu.
Tek problemi ise maalesef her akşam odaya geldiğim gibi tüm pencereleri açmama sebep olacak konu idi : SİGARA KOKUSU. Şimdi Belgrad’da kapalı alanlarda sigara içilebildiği için oteller de bu kapsamda diye düşünebilirsiniz, gitmeden önce ben düşünemedim. Yani odalar eğer “sigara içilmez” kategorisinde değilse acayip derecede sigara kokuyor, eğer bu konuda hassas iseniz mutlaka ve mutlaka sorgulayarak rezervasyon yaptırmanızı öneririm.
Kahvaltı: Kafeterija Magazin 1907

Eveet geldik kahvaltının faydalarına.. Açıkçası ben burayı ayrı bir sevdim, çünkü aşırı FERAH. Belgrad’da sigara içmeyen birisi olarak asla hoşlanmadığım durumlardan birisi de elbette bizim 90’lardaki halimizin bir kopyası olan kapalı alanlarda sigara içilebilmesi. Nasıl anlatabileceğimi bilemiyorum, ama söyleyebileceğim tek şey aşırı rahatsız edici olduğu.
Belgrad’ın İstiklal versiyonu olan ve şehre gelirseniz eninde sonunda yolunuzun düştüğü Knez Mihailova Caddesi’ni kesen Kralja Petra sokağı üzerindeki bu cafe, benim için açık ara birinci bir mekan.
Hem ortamın ambiyansı ve ferahlığı hem de menünün damak zevkime uyan kahvaltıları açısından çok sevdiğimi söyleyebilirim. Kahvaltı için çeşit çok ve lezzetli. Yine gitsem, yine buraya uğrarım diyebileceğim bir mekan.
Ortalama Kişi Başı Kahvaltı: 700-800 RSD
Knez Mihailova Caddesi ve Cumhuriyet Meydanı:

Konaklamanızı eğer şehrin meydanına yakın seçtiyseniz mutlaka yolunuz Knez Mihailova Caddesi’ne düşecektir. Bu caddeyi bir baştan diğer başa yürümek istediğinizde, bir ucu Republic Square (Cumhuriyet Meydanı) diğer ucu ise Balgrad’ın en ikonik yerlerinden biri olan Kalemegdan’a çıkacak bir cadde bulacaksınız karşınızda.
Burada birçok mağaza ve restoran/cafe olduğu için seçim sizin elinizde. Aylak aylak dolaşmak için birebir bir yer karşınızda. Bir nevi İstiklal Caddesi’nin farklı versiyonu.
Cumhuriyet Meydanı’nda göze çarpan en önemli yapı Ulusal Müze (National Museum) ve önündeki Prens Mihailo Heykeli (Mihailo Monument). Her defasında buranın önünden geçtim ancak Ulusal Müze’yi ziyaret etmediğimi söyleyebilirim. (Uzun süren restorasyon da bunda etkili olabilir tabi..) Ancak Belgrad’da tek bir fotoğraf çekme şansım olsa, sanırım bu müzeyi ve heykeli çekerdim. (I don’t know why:) )
Ara sokaklarını gezerken karşılaşabileceğiniz birçok güzelliğin bir tanesi de ihtişamlı Ulusal Sırbistan Bankası. (National Bank of Serbia) Blegrad’ın özellikle ihtişamlı yapılar konusunda iddaalı olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Kahve Arası: Koffein

Burası da benim Belgrad seyahatimdeki açık ara kahvecilerimden biri oldu nedense. Kahvenin lezzeti mi dersiniz, çalışanların ilgisi mi, ortamın ferahlığı mı dersiniz bilmem ama ben burayı sevdim. Soğuk zamanda gittiğim için açık hava bahçesini deneyimleyemedim ama güzel olduğuna eminim. Knez Mihailova Caddeesi’nden geçilen sokaklardan biri olan Uskočka’da bulunuyor kendisi.
Kahveler çeşitli ve görevli bu konuda yönlendirme yapıyor. En önemli konu ise mekan girişi sigarasız alan için ayrılmış durumda. Birşey sormak ya da siparişi hatırlatmak için kasa bölümüne doğru giderseniz, duman altı olan kafe kısmı için şaşırmayınız, sanırım lokaller için oldukça olağan bir ortam 🙂
Ortalama Kişi Başı Kahve: 300-400 RSD
Manzara ve Tarihin Buluştuğu Yer: Kalemegdan

Vee gelelim Belgrad’a görmüş görebileceğiniz en önemli lokasyonlardan biri olan Kalemegdan’a. Biz Türkler olarak Kalemegdan’ın anlamını kavramak zor olmasa gerek. Zira Osmanlı İmparatorluğu’nda konulmuş olan ad, yani “Kale” ve “Megdan” isimlerinden oluşan birleşik ad halen kullanılmakta. Kalemegdan bugün halen aktif olarak turistlerin en uğrak mekanı.
Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği muazzam manzaraya eşlik eden kale surları bugün Belgrad’ın en güzel, en görülesi manzarasını sunuyor. Koskoca, yemyeşil bir park da buna yanı başında eşlik ediyor elbette, bize ise yüzyıllık bir tarihi koruyanları tebrik etmek kalıyor.
Belgrad’a her geldiğimde bu parkı ziyaret ettim ve her geldiğimde bu mirası koruyanlara teşekkür ettim, şükranı sunmak işte bu kadar kolay. Öyle bir park düşünün ki, yüzyıllara tanık olmuş, birçok medeniyeti deneyimlemiş ve hala ziyaretçilerini şükranla ağırlıyor. İşte burası Kalemegdan. Dilerseniz surlarına oturup manzarayı izleyebileceğiniz, dilerseniz heykellerinin altında gitar çalanlara eşlik edebileceğiniz, dilerseniz yürüyüş yaparak kendinizi tarihe teslim edebileceğiniz bir yer burası, seçim sizin..
Ünlü Viktor Heykeli de burada.. Damat Ali Paşa Türbesi, İstanbul Kapısı, Saat Kulesi, Defterdar Kapısı, Zindan Kapısı da burada. Yani seç beğen al tadında bir gezi Kalemegdan Gezisi, her gezdiğimde ayrı bir tad aldığım park burası.

Tüm parkı detaylıca gezmek 2-3 saat alacak bir aktivite. Tek seferde de tüm görmek istediğiniz yerleri gezebileceğiniz gibi, farklı zamanlara da yayabilirsiniz. Bir de gündüzü ayrı güzel, gecesi ayrı güzel buranın. O yüzden gündüz gördüğünüz yerleri bir de gece ışıklandırılmış haliyle görmek çok güzel oluyor. Ben genelde her gün bir parçasını gezerek tamamını gezmeyi bitirdim.
Kalemegdan’a Knez Mihailova Caddesi’nden girdiğinizde ilk olarak büyük bir park ile karşılaşıyorsunuz. Parkın içinden geçen ana sokakta sağlı sollu hediyelik eşya satan tezgahlar var. Biraz ilerleyince ilk olarak Fransa’ya Şükran Heykeli ile karşılaşıyoruz. Sonra bizi tanıdık bir yapı karşılıyor: Saat Kulesi ve İstanbul Kapısı (Sahat Kula-Stambol Kapija) Kelimelerin ne kadar Türkçe olduğunu görünce şaşırabilirsiniz.
İstanbul Kapısı’ndan girdikten sonra ayaklarım beni hep Kalmegdan’ın geniş bahçesine, oradan da Viktor Heykeli ve Kral Kapısı’nın bulunduğu parkın burun kısmına götürdü. İşte burası Tuna ve Sava manzarasına doyabileceğiniz yerlerden birisi. Damat Ali Paşa Türbesi de İstanbul Kapısı’ndan girdiğiniz yine bu geniş bahçede bulunuyor.

Parkın biraz daha yukarılarına çıkınca Defterdar Kapısı ve Despot Stefan Heykeli’ne ulaşıyoruz. Buradan’da Despot Kapısı, Zindan Kapısı ve Kiliseler bölgesine geliyoruz. Sveta Petka ve Ruzika Kiliseleri gerçekten görmeye değer mimari eserler. Oldukça fazla ziyaretçisi olduğunu da söyleyebilirim. Ben parkın bu kuzey kısmını hiçbir zaman tek güne sığdıramadım. Olayı Viktor Heykeli ve Tuna kıyısında bırakıp, genelde ikinci parça olarak gezdim 🙂
St Michael’s Kilisesi

Gariptir ama alternatif bir Belgrad gezisi yazısı yazmama sebep olan yer burasıdır galiba. Çünkü katedralin içine ilk kez girmiştim son seyahatimde, ve oldukça güzel bir ambiyansa sahip olduğunu söyleyebilirim. Kalemegdan’ın en solda kalan girişindeki St Michael’s Kilisesi belki de atlanmaması gereken şehir miraslarından bir tanesi.
Kalemegdan’a giderken ya da gelirken önünden geçmeniz çok olası zaten. Kısa bir ziyaret için ideal. Belgrad’ın Branko Köprüsü üzerinden çekilen ikonik şehir manzarasındaki kilise de burası.
Kilisenin bulunduğu sokak zaten çok süslü ve estetik bir sokak, hemen karşısında farklı bir kilise daha bulunuyor. Prenses Ljubica Konağı olarak adı geçen yapı da yine aynı yol üzerinde. Yani tam anlamıyla baka baka gezmelik bir sokak oluyor kendisi.
Belgrad Old Town’u Fotoğraflamak için En İyi Nokta: Branko Köprüsü

Branko Köprüsü Kalemegdan’ın en güney ucunda bulunan St. Michael Kilisesi’ne on dakikalık yürüme mesafesinde bulunuyor. Sava Köprüsü üzerinde bulunan Branko Köprüsü, esasında Belgrad’ın “Old Town” diyebileceğimiz şehrin tarihi ve turistik yerlerinin olduğu bölge ile “New Belgrade” denen tarihi çemberin dışında kalan bölgeyi birbirine bağlayan Sava üzerindeki köprülerden Tuna nehrine en yakın olanı.
Belgrad’ın Sava nehri ve kıyısındaki Kalemegdan’ı içine alan “Old Town” alanını görmek ve fotoğraflamak için de en ideal nokta. Bu manzaranın gündüzü de gecesi de ayrı güzel olacağı için zamanı kendi tercihinize göre ayarlamak en güzeli.
Önü açık olduğu ve Sava’nın Tuna’ya bağlandığı alanı da çok iyi görebileceğiniz bir yerde konumlandığı için manzara fotoğraflamak için çok ideal.
Köprünün üzerinde durup, Belgrad’ı dinliyorum gözlerim kapalı hissiyatı içinde Tuna’ya doğru selam gönderebilirsiniz.
Akşam Yemeği: Beton Hala – Druga Pizza

Beton Hala için Belgrad’ın akşamları en canlı yerlerinden birisi denebilir. Sava Nehri kenarında yer alan restoranlar zincirinde birçok alternatif bulmak mümkün.
İlk akşam için tercih: Druga Pizza.
Tabii ki ilk kıstas ferah olması. Genel olarak merkeze yakınlığı, akşam yemeği alternatiflerinin göbeğinde kalması ve mekanın ferahlığı açısından seyahatimizde iki kez tercih ettiğimiz bir yer oldu kendisi.
Pizzaların ve şarapların lezzetli olduğunu, çalışanların çok ilgili ve yardımsever olduklarını, tekrar gitsem tercih edilebilir mekanlar arasında olduğunu ısrarla ekleyebilirim.
Sigara içeride içiliyor mu?: Maalesef her yerde olduğu gibi evet. Ancak mümkün mertebe bu durumdan kaçma şansı bulduk mu ?: Evet. Sigara içilmeyen ayrı bir masa alanı var, tamamen kaçamasanız da biraz daha az rahatsız edici diyebilirim.
Ortalama Kişi Başı Akşam yemeği: 1600 RSD
2. Gün – Şehri Tanıma Rotası!

İlk güne sığdıramadığımız şehrin en bilinen noktalarını ikinci güne sakladık 🙂 Kendi hızınıza ve esnekliğinize göre iki günlük bu planı tek günde de gezebilirsiniz. Ya da daha uzun bir zamana da yayabilirsiniz. Örneğin ben ilk Belgrad seyahatimde her yeri görme telaşesi içinde ilk gün Sava Katedrali ile başlayan bu rota ile güne başlayıp, sonra tüm geziyi Kalemegdan’da sonlandırmıştım. İkinci gün ise daha farklı yerlerde dolaşmıştım. İkinci seyahatimde daha yayılarak gezdim 🙂
Eğer Knez Mihailova’ya yakın bir yerde konaklıyorsanız, Sava Katedrali’nden başlayıp Kalemegdan’da sonlanan bu rotayı yürümek için Sava’ya otobüsle ulaşabilirsiniz. Otobüsleri bulmak için genelde Google Maps üzerinden varış rotası seçerek ilerledik. Cumhuriyet Meydanı’ndan geçen 31 ve E9 otobüsleri ile yaklaşık 15 dk süren bir yolculula, Sava Katedrali’nin bulunduğu Karadordev Park durağında inebilirsiniz.
Otobüs Bileti Tek yön Kişi Başı: 150 RSD
Kahvaltı: Red Bread

Belgrad’daki popüler kahvaltı mekanlarından bir tanesi Red Bread.
İçeri girdiğiniz anda ortam çok şirin, capcanlı ve rengarenk. Tablolarda kayboluyorsunuz. Çalışanlar samimi, kahvaltı derseniz ortalama. Türk kahvaltılarına alışık bünyeler için, Aman Allah’ım mutlaka Red Bread’de kahvaltı yapmalıyım dercesine bir otantik kahvaltısı yok. Ama bence ortamı ve yakınlığı için gidilebilir.
Buranın kahvaltı için tercih edilme sebebi, adından da anlaşılacağı üzere sandviç ve tostları.
Ortalama Kahvaltı Kişi Başı: 850 RSD
Dünyadaki En Büyük Ortodoks Kiliselerinden: Sava Katedrali

Saint Sava Katedrali Belgrad’ın Vracar platosu olarak geçen bölgesinde yer alıyor, şehrin merkezine göre biraz yüksekte kaldığından farklı noktalardan da göz çarpan bir yapısı var. Kaynaklarda Sırbistan’ın en büyük Ortodoks kilisesi olduğu, dünyada ise en büyük kiliseler arasında yer aldığı belirtiliyor.
Katedralin içinde bulunduğu parka gelip katedralle ilk karşılaştığınızda -burada biraz spoiler vermiş olacağım ama- ortam bir Ayasofya havası hissettiriyor. Gerçekten de Sava Katedrali, Ayasofya örnek alınarak modellenmiş. Kubbe yapısı ve içine girdiğinizde hissettirdiği mimari çok benzer.
İlk kez Belgrad’a girdiğimde Sava Katedrali’nin iç kısmı restorasyondaydı ve görme fırsatım olmamıştı. Bu kez gittiğimde içine girme şansım oldu ve iç kısmı gerçekten muazzam. Etkileyici bir havası var. Mutlaka görülmesi gerekenler arasında bir mimari yapı olduğunu düşünüyorum.
Dipnot: Türkiye’dekine benzer şekilde burada da dini mekanlar etrafında dilencilik yapmak alışıldık bir durum sanırım. Her seyahatimde mutlaka birileri burada benden bozuk para istedi, vermek zorunda değilsiniz elbette, ama bilmekte fayda var.
Alternatif Akım Sistemlerinin Mucidi: Nikola Tesla Müzesi

Saint Sava’dan 10 dakikalık bir yürüyüş mesafesinde olan Nikola Tesla Müzesi ikinci durağımız. Sırp asıllı bilim adamı Nikola Tesla’nın hayatı ve çalışmalarına adanmış olan müzeyi belirli saatlerde rehber eşliğinde gezebiliyorsunuz. Sırpça ve İngilizce olarak sunum yapılıyor. Müzeyi ziyaret saatinizi ayarlamak için müzenin sitesinden önceden saatlere bakmakta fayda var.
Müze resmi sitesi ve rehberli ziyaret saatleri için:
https://nikolateslamuseum.org/en/guided-tour-schedule/
Müzeye gelmeden önce Nikola Tesla hakkında biraz bilgi edinmek de her zaman güzeldir elbette, bu konuda yayınlanmış belgesellere göz atabilirsiniz. Hele de Christian Bale’in oynadığı muazzam “Prestige” filmini de izlerseniz tadından yenmez. Film direk Nikola Tesla ile ilgili olmasa da epey çarpıcı 🙂 Tesla’nın Edison ile olan akımlar üzerine çekişmesi ünlü malum.
Tura mini bir belgesel izleyerek başlanıyor, belgesel de sadece İngilizce. Ardından rehber eşliğinde kısa bir tur ile Tesla’nın icatları hakkında bilgi alıyorsunuz. Tur yaklaşık bir saat sürüyor. Tura dahil olan eğlenceli bir yüksek gerilim deneyi de var. Aslında bu deney de Tesla’nın çalışmalarından birine ait.
Rehberli turu içeren müze girişi: 800 RSD
Tasmajdan ve St. Mark’s Kilisesi

Nikola Tesla Müzesi’ne 5 dakikalık yürüme mesafesinde olan Tasmajdan Parkı’na girdiğiniz noktada, karşıdan size doğru yükselen St. Mark’s Kilisesi ile birlikte görünen manzara Belgrad seyahatinde unutulmayacak bir görüntü sunuyor. St Mark’s Kilisesi’ni bol bol fotoğraflamak isteyebilirsiniz. Belgrad seyahatimde en çok aklımda kalan ve etkilendiğim mimari yapılardan birisinin, açık ara St Mark Kilisesi olduğunu diyebilirim.
Bu park Belgrad’lıların genel olarak ailecek vakit geçirdikleri, içinde çocuk parkları, kafeler ve oturma alanlarının olduğu bir alan. Güzel bir havaya denk gelirseniz, günlük yürüyüşünüzün arasında bir mola vermek için de ideal. Kahve içilebilecek bir cafe de mevcut. Sanırım çeşitli toplu etkinlikler de bu parkta yapılıyor, son gittiğimizde tam anlayamadığımız bir kampanya ya da miting tarzı birşey vardı.
St Mark’s Kilisesi’nin heybetinden hemen yanında olmasına rağmen çok da fark edilmeyen minnak bir kilise daha var: Holy Trinity Kilisesi. Yeşil çatısı ve mavi kubbesiyle masaldan fırlamış gibi görünen bu küçük kiliseyi de buraya kadar gelmişken bir selamlayabilirsiniz.
Tasmajdan Parkı’nın giriş kısmında savaşta hayatını kaybeden çocuklara atfedilmiş bir anıt bulunuyor. Savaşın kazanan ya da kaybeden tarafı olmadığını, yıkım, kayıp ve acı demek olduğunu hatırlatıyor bizlere.
Sırbistan’ın Heybetli ve Estetik Binaları: Sırbistan Ulusal Meclisi, Eski ve Yeni Saraylar, Posta İdaresi

Tasmajdan Parkı’ndan çıktıktan hemen sonra bir bina görüyorsunuz ki akıllara zarar 🙂 : Sırbistan Merkezi Posta İdaresi. Hayatımda gördüğüm en büyük, yekpare ve heybetli binalardan biri olabilir. Kastım gökdelenler ya da plazalarla kıyaslamak değil elbette ama işte tasvir edemiyorum 🙂
Biraz ilerleyince Nikola Pasic Meydanı etrafında konumlanmış olan Sırbistan’ın idari binalarına yöneliyoruz. Bunlardan ilki Belgrad’ın gezi rotalarında çokça fotoğrafına rastlayabileceğiniz, şehrin en ikonik yapılarından biri olan Sırbistan Cumhuriyeti Ulusal Meclisi (Sırbistan Parlamentosu). Mimari yönden oldukça estetik olan binanın önünde “Atlar Oynuyor” isimli heykeller bulunuyor. Belgrad’dayken mutlaka görülesi bir yapı kendisi.
Parlamento’nun hemen karşısındaki Pionirski Parkı’nda Eski ve Yeni Saraylar bulunuyor.
Gündüz halini de gördüğüm bu idari binalar kompleksi denebilecek Nikola Pasic Bulvarı çevresini bir önceki seyahatimde vakit bulup gece de gezmiş biri olarak, buranın gece halinin çok daha güzel ve göz kamaştırıcı olduğunu söyleyebilirim. Belgrad genel olarak şehir aydınlatması konusunda oldukça başarılı bir kent.
Nikola Pasic Meydanı’na çok yakın noktada olan Hotel Moskva’yı da bu bölgedeyken görmek isteyebilirsiniz. İlk seyahatimde sadece bir gece kalacağım için kendimi şımartıp bu otelde kaldığımı da şurada itiraf edeyim 🙂
Kahve Arası: Uzitak Cafe

Saatlerce gezdik yorulduk. Yakın bölgede gidilebilecek kahve alternatifleri arasında Uzitak Cafe’yi gözümüze kestiriyoruz. Parlamento binasının hemen arkasında kalan sokaklardan birinde olan bu cafenin ortamı da kahveleri de gayet başarılı. Mekan biraz minik ama sevimli. Pencere önündeki masa ise tam bir home office’e buraya gelmelisin hissiyatı veriyor.
Ortalama Kahve-Tatlı: 700 RSD
Belgrad’ın Ünlü Caddeleri: Skalarlija ve Strahanica Bana
Bu iki caddeye de bir önceki seyahatimde gitmiştim. Bu seyahatimde ise vakit ve fırsat yakalayamadım. Ancak ilk kez Belgrad’a gidiliyor ve görülmek isteniyorsa aslında bu rota içine sıkıştırılabilecek yerler. Kahve molasından sonra ortalama yarım saat – 45 dakikalık bir yürüyüşle bu caddelerden geçerek tekrar Knez Mihailova’ya ulaşabilirsiniz.
Kahve molası verdiğimiz Uzitak Cafe’ye 5 dakikalık mesafede yer alan Skadarlija Belgrad’ın “bohem sokağı” olarak adlandırılıyor. Sokak trafiğe açık değil ve arnavut kaldırımlı bir yapısı var. Belgrad’a her defasında geç sonbahar/kış aylarında gittiğim için bu sokağın canlı ve güzel bir zamanını asla denk getiremedim, ya da ben keşfedemedim. O yüzden ne desem boş 🙂 Ama tekrar denemeye değer. Normalde yerel müziğin sokaklarda çalındığı, çiçek satanların tezgah kurduğu, neşeli restoranların olduğu bir cadde olarak okumuştum burayı. Ancak safi bir sessizlikle karşılaştım ben, Belgrad’dan elim eksik döndüğüm yerdir burası 🙂 Akşam yemekleri için de çok tercih edildiğini bildiğim bir yer.
Skalarlija’dan sonra yol Belgrad’ın Bağdat Caddesi versiyonu olan Strahanica Bana Caddesi’ne bağlanıyor. Burayı da keşif amaçlı gezebilir, kahve molası için kullanabilir, alışveriş için tercih edebilirsiniz.
Daha da hızınızı alamadıysanız Dorcol bölgesine geçebilir, biraz da oraları keşfedebilirsiniz. Ben şimdiye kadar Dorcol’u keşfedecek kadar vakit bulamadım, o yüzden buradan dönüş alarak akşam yemeğine doğru geçmek üzere bugünü tamamlıyoruz 🙂
Akşam Yemeği: Beton Hala – Comunale

Beton Hala bölgesini artık nasıl sevdiysek, yine buradayız, ancak en azından restoranı değiştirelim dedik, ama İtalyan mutfağından vazgeçemedik 🙂 Bu kez bir diğer İtalyan restoranı olan Comunale’deyiz. Druga Pizza’dan bir tık daha pahalı bir mekan burası.
Sava Nehri kıyısındaki Beton Hala’da restoran seçenekleri gerçekten çok fazla. Druga Pizza ve Comunale denediklerimiz arasında. Her ikisinden de oldukça memnun kaldığımı söyleyebilirim. Akşam yemeği haricinde gündüz de güneşli havaya denk geldiğinizde mekanların dış alanlarında oturmak çok keyifli.
Latin Amerika mutfakları sunan Toro ve Cantina de Frida da kaydettiğim yerler arasında ancak gitmeye fırsatımız olmadı.
Ortalama Kişi Başı Akşam Yemeği: 2250 RSD
3. Gün – Sırbistan Tarihi!

Belgrad’ın en bilinen yerlerini şöyle bir turladık, Knez Mihailova’da gezdik, Kalemegdan’da manzaraya doyduk, kahvemizi içtik, lezzetleri tattık derken iki gün bitti.
Eğer bir haftasonundan daha uzun kalacaksanız, ya da alternatif rota arıyorsanız, burada bahsedeceğim rotada, Belgrad’da yürüyerek gezilen alanların biraz dışına çıkıyoruz. İlk durağımız Yugoslavya Müzesi.
Kahvaltı: Boutique

Ben kahvaltı için çok uzaklaşabilen biri değilim, açlığa dayanıklılık seviyem de çok yüksek değildir 🙂 O yüzden kahvaltı için tercih ettiğim yerler de genelde sabah hızlıca ulaşabileceğim yerler oluyor. Bu sebeple tercih ettiğim yerler de bu seyahatimde Knez Mihailova ve Cumhuriyet Meydanı yakınlarında oldu. Notlarım arasına aldığım Kozmeticar mesafe nedeniyle direk elendi mesela bu sebeple, başka zamana kısmet diyelim 🙂
Boutique Belgrad’de epey meşhur bir restoran ve Knez Mihailova’da iki şubesi var:
- Boutique#1 Hemen Cumhuriyet Meydanı’na bakan ilk şubesi.
- Boutique#2 Knez Mihailova’nın Kalemegdan girişine yakın olan ikinci şubesi.
Birine kahvaltı, diğerine kahve için gittim. Aşırı turistik noktalarda olmalarına rağmen fiyatlar uçuk değil. Farklı bir yer denemek istiyorsanız, ya da görmüşken merakınızı celbettiyse denenebilir. Her iki şubenin de farklı ambiyansı olduğunu söyleyebilirim.
Kişi başı ortalama kahvaltı: 900 RSD
Yugoslavya Müzesi (The Museum of Yugoslavia – Muzej Jugoslavije)

Sadece haftasonu için geldiyseniz burayı ziyaret etmek için zaman ayırmanız zor olacaktır, ancak daha uzun seyahatlerde, ya da ayıracak vaktinizin olduğu durumlarda Yugoslavya Müzesi Sırbistan’ın tarihini anlamak için önemli duraklardan birisi.
Cumhuriyet Meydanı’ndan geçen 41 numaralı otobüsleri kullanarak, yaklaşık yarım saatte müzeye ulaşabilirsiniz.
Şimdi bu müze elbette Yugoslavya’nın efsanevi lideri Tito’dan çokça bahsediyor desek herhalde yanlış olmaz. Müzeye girdiğiniz gibi bahçesinde öncelikle Mareşal Tito’ya ait heybetli bir heykel ile karşılaşıyoruz. Bu heykelin dışında da bahçede birçok farklı heykel mevcut.
Müze içinde ziyaret edilen kısımlarda ise Tito’ya ait kitaplık ve kişisel eşyaların yanında, Yugoslavya dönemine ait tarihi bilgiler, eşyalar ve belgeler de bulunuyor.
The House of Flowers olarak adlandırılan kısım ise apayrı bir kısım. Burası tamamen Tito’ya adanmış bir mozale olarak değerlendirebilirsiniz.
Müze ziyaret saatleri ve müze bölümleri ile ilgili önceden bilgi alarak gitmekte fayda var:
https://muzej-jugoslavije.org/en/posetite-nas/
Kişi başı Müze Giriş Bileti: Yetişkinler: 400 RSD, Öğrenciler: 200 RSD
Gezi Arası: Hyde Park ve Java Coffee

Müze Gezisi’nden çıktıktan sonra bir hava almak isterseniz çok yakında Hyde Park bulunuyor. Bir Kalemegan’ı ya da İstanbul’daki birbirinden güzel parkları gördüyseniz burayı da mutlaka görmeliyim, koşa koşa gitmeliyim der misiniz, bence çok da kaybedecek bir şeyiniz olmaz sanki 🙂
Java Coffee’ye ise ulaşmak için bir o kadar daha yürümeyi göze almalısınız. Bu kahveci baya minnak bir dükkan. Üzerinde bulunduğu sokakta başka alternatifler de var gibi gördüğümü de söyleyebilirim. Kahve güzeldi, tatlı lezzetliydi, çok mu yürüdük buraya ulaşmak için evet 🙂 Yugoslayva Müzesi’nden 15-20 dk kadar diyebilirim.
Ortalama Kişi Başı Kahve-Tatlı: 700-800 RSD
Red Star Shop:

Eğer futbolla biraz ilginiz varsa, gittiğiniz yerlerden kendinize ya da yakınlarınıza forma almayı seviyorsanız Red Star Shop elbette Sırbistan’da bulunmayacak bir nimet.
Gittiğiniz ülkenin en ünlü futbol takımına ait formayı alıp geri dönme şansınız bulunuyor.
Buraya ulaşmak için biraz otobüs biraz da yürüme mesafesi olduğunu söyleyebilirim. Biz Yugoslavia Müzesi ziyareti sonrasına burayı eklemiştik. 34 numaralı otobüsü kullanarak biraz da yürüyerek buraya ulaştık. Eğer özel bir maç için gitmediyseniz, normal bir zamanda stadın içine girme ve dolaşma şansınız olmuyor tabi.
Belgrad’da Başka Neler Var?

Bu noktadan sonrası benim de ziyaret edemediğim ancak notlarım arasına aldığım noktalar ve mekanları içeriyor.
Eğer Belgrad’da kalabileceğiniz daha fazla gününüz varsa, alternatif rotalar olarak Zemun, Novi Sad ve Karlofça ziyaret edilebilir.
Alternatif Rotalar:
Zemun bir gününüzü ayırmanız gereken bir rota. Zemun’a Belgrad merkezden otobüsle yaklaşık 1 saat’de ulaşım mümkün. Anladığım kadarıyla görülmesi gereken yerleri görmek ve şehri dolaşmak da 2-3 saatlik bir aktivite. Biraz daha vaktim olsaydı sırada gitmek istediğim rota burasıydı, bireysel olarak gidilebilecek bir rota gibi duruyor.
Novi Sad ve Karlofça ise biraz daha uzak ve toplu taşıma ile ulaşım da biraz daha zor. Bu sebeple bu bölgeye Belgrad’dan günübirlik turlar düzenleniyor.
Aşağıdaki linkteki turun önerildiğini okumuştum, farklı tur şirketleri de araştırabilirsiniz:
https://www.victortours.com/day_trips/northern-serbia-novi-sad-sremski-karlovci-tour/
Alternatif Yeme-İçme:
Bu mekanlar da araştırdığım kadarıyla önerilen mekanlardı, ben gidemedim ama siz giderseniz umarım beğenirsiniz 🙂
Kahvaltı: Kozmeticar
Akşam Yemeği: Lorenzo & Kakalamba, Balkon
Kahve: Lula fine espresso bar, Aviator Coffee Explorer, Apropo
Sonsöz:

Belgrad gezmesi kolay ve keyifli bir şehir. Bu rotada bahsedilenlerin dışında da kim bilir daha neler vardır keşfedilmeyi bekleyen.
Her seyahatin bir hikayesi olduğu gibi sizin seyahatiniz de tamamen size özel ayrı bir hikayesi olması ümitlerimle.
Keyifli Seyahatler!
“Alternatif Belgrad Gezi Rehberi – Belgrad’da Üç Günlük Gezi Rotası” için bir yorum